tag:blogger.com,1999:blog-85312974168908486912024-03-13T22:07:47.870+02:00Multiple Myeloma hakkında bilgi ve deneyimlerBu blog Multiple Myeloma hastalığı ile boğuşan hastalara ve hasta yakınlarına moral ve bilgi vermek için hazırlandı. Unknownnoreply@blogger.comBlogger114125tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-50824854091825288812022-07-24T15:24:00.000+03:002022-07-24T15:24:04.193+03:002022 Temmuz ve blog hala okunuyor?<p>Herkese merhaba,</p><p>Uzun süre önce bıraktığım blog'un hala günde 10-30 kişi tarafından okunuyor olmasına şaşırdım. Oysa artık kimse bakmıyordur diye düşünüyordum.</p><p>Çünkü artık blogdaki yazılar, tedaviler, ilaçlar çok eski kaldı. Zaman içinde yeni ilaçlar çıktı. Artık kimse kolay kolay myeloma'dan ölmüyor. Tedavile çeşitlendi ve çok daha etkili. Ben de burada yazılı (eski) acı deneyimlerin moral bozmasından korkuyorum açıkçası.</p><p>Aslında tam tedavi de bulundu, belki biliyorsunuz. Ama çok çok pahalıydı. Ben asıl mRNA devriminin kapısında durduğumuzu ve çok yakın gelecekte, çok daha ucuza tam tedavinin gerçekleşeceğini düşünüyorum. Covid salgınj, tuhaf bir şekilde, mRNA araştırmalarını hızlandırdı ve sonuçlar yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Bir kaç yıl içinde myeloma'nın ve çoğu kanser türünün tam tedavisinin bulunacağını düşünüyorum.</p><p>Beni sorarsanız, iyiyim. Thalidomid almayı da bir yıl önce bıraktım. İlaç almadan devam ediyorum. 3-4 ay aralıklarla da kontrole gidiyorum. </p><p>Ara sıra kaçırsam da, karbonhidrat'dan (unlu mamüller, şeker) uzak durmaya çalışıyorum. Yaklaşık bir yıldır günde iki öğün (11:00 ve 19:00) yiyerek kilo verdim ve normal kiloma döndüm. Durmasaydım, obezliğe doğru gidiyordum.</p><p>Gördüğünüz gibi myeloma ile tanışalı 16 yıl oldu. Kadere inansam da, bedenine iyi davranan karşılığını alır diye düşünüyorum.</p><p>Dediğim gibi, unlu mamüllerden, şekerden, zeytinyağı dışındaki yağlardan, paketlenmiş ürünlerden ve şarküteri ürünlerinden uzak durun. Bu aynı zamanda sizi alzheimer ve şeker hastası olmaktan da kurtaracak tek formül. Almayın şu zehirleri içeri.</p><p>Son olarak; Covid de geçirdim. Aşılarım sayesinde çok çok hafif geçti. Test sonucu pozitif çıkmasaydı anlamazdım. Kesin bir aşı yanlısıyım. Çok inceledim, bilerek konuşuyorum. Zaten Biontech aşısı (mRNA tedavisi) ile sorunu olan, gelecekteki myeloma tedavisini de unutsun.</p><p>Hoşça kalın.</p><p><br /></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-23059846370829226732020-03-27T22:12:00.001+02:002020-03-27T22:14:27.996+02:00Karantina günleriMerhaba dostlar,<br />
<br />
Hala bu bloğu takip eden var mı, bilmiyorum. Artık bir gören olursa okur diye düşündüm.<br />
<br />
En son 14 Ocak 2019 tarihinde, buralarda olduğumu yazmışım.Bu gün 27 Mart 2020, bir yıldan fazla olmuş. Bildiğiniz gibi şu sıralar oldukça zor günlerden geçiyoruz.<br />
<br />
Sanırım bağışıklık sisteminin ne kadar kıymetli olduğunu en iyi biz biliyoruz. Uzatmaya gerek yok, sürekli tekrarlanan lafları tekrarlayacak değilim. Kendimizi çok iyi korumamız gerekiyor. Bu durumda evde kalmak ve hijyene dikkat etmek de özellikle bizim için çok önemli.<br />
<br />
Sadece eklemek istediğim bir şey var: Moral bozukluğu, depresyon, sadece bizim için değil, herkes için tehlikeli, çünkü bağışıklık sistemini önemli ölçüde zayıflatıyor. Biliyorum herkes gergin, üzgün. Fakat siz en zor günlerden geçmiş insanlar olarak artık bir metanet kazanmış olmalısınız, şimdi çevrenizdekileri yatıştıracak, ümit verecek olan da sizlersiniz.<br />
<br />
Ben herkesin aksine, geleceğe olumlu bakıyorum. Virüs fırtınasının üç ay içinde dineceğini, sonrasında da hayatın hızla geri geleceğini düşünüyorum.<br />
<br />
Hepinize sağlık diliyorum.<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-812455386938340912018-03-26T21:53:00.001+03:002019-01-13T23:34:17.126+02:00Evet, artık vedalaşma zamanı...<br />
<br />
11 yıl... Tam 11 yıl hizmet verdim ve artık yoruldum...<br />
<br />
Çoğunlukla tek başıma, bazen 1-2 kişi bu işi sürdürmeye çalıştım. Yanımda yürüyenler, bir süre sonra sessizce ortadan kayboldular. Bir kısmı da vefat etti. Bu da beni üzdü.<br />
<br />
Bu arada... .. Özellikle son zamanlarda bana yardımcı olan, katkıda bulunan Mehmet beylere çok teşekkür ediyorum. Bu işe devam etmek isterlerse, çok iyi düşünmelerini tavsiye ederim. Kesinlikle hastalığı besleyen bir şey... Bu ülkede böyle maalesef. Bence siz de bırakın, herkes sizi kullanmaya bakıyor. Çok yıpratıcı.<br />
<br />
Sessiz çoğunluğa kızgınım. Beklediğim alkış ya da teşekkür değildi, katkıydı. Fakat o kadar az katkı yaptınız ki, bütün yük omuzlarımda kaldı... Tam 12 sene. Bir de devletimiz sormadan, talep etmeden, bilgi de vermeden blogun bir sayfasını kapatınca, tamam dedim... yeter. Bu gün bir sayfa, yarın bir sayfa daha... bu böyle gider.<br />
<br />
Artık bir ben yazı yazmayacağım, siz de yorum yazamayacaksınız. Çünkü onları okuyacak, çeri çöpü ayrıştıracak ne zamanım ne de enerjim var. Mevcut yazı ve yorumların, iyice eskiyene kadar faydası olacağını düşünüyorum.<br />
<br />
Beni sorarsanız iyiyim. Myeloma ile ilgili olmayan başka sağlık sorunlarım oldu (herkeste olduğu gibi) onlarla uğraştım ama çok şükür iyiyim.<br />
<br />
Herkese sağlık diliyorum.<br />
<br />
--------------------------------------------------<br />
<br />
Güncelleme: 14 Ocak 2019<br />
<br />
Merak edenler için belirteyim: Buralardayım... Ufak tefek şeyler olmuyor değil... Karsinoma gibi... Ama hallediyoruz. İyiyim, şikayetim yok.<br />
<br />
Herkese sağlıklı bir 2019 diliyorum.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-26816170386619781082018-02-21T21:57:00.001+02:002018-07-03T20:55:56.478+03:00Revlimid sayfası yorumlarına sansür gelmiş.Merhaba arkadaşlar:<br />
<br />
Revlimid sayfası yorumlarına sansür gelmiş. Yorumlara girmeye çalıştığınızda şu sayfa çıkıyor:<br />
<br />
<span style="background-color: white; color: #666666; font-family: "georgia" , "times" , serif; font-size: 12px; text-align: center;">Bu internet sitesi </span><span style="background-color: white; color: #6565ff; font-family: "verdana" , "times" , serif; font-size: 12px; line-height: 16.8px; padding-bottom: 10px; text-align: center;">(http://myelomabilgi.blogspot.com.tr/2009/02/lenalidomid-revlimid.html)</span><br />
<span style="background-color: white; color: #666666; font-family: "georgia" , "times" , serif; font-size: 12px; text-align: center;">aşağıdaki karara istinaden 5651 sayılı Kanun uyarınca Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından erişime engellenmiştir.</span><br />
<br />
<table style="background-color: white; font-family: Georgia, Times, serif;"><tbody>
<tr><td style="text-align: justify;"><span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: 16.8px;">*</span></td><td style="text-align: justify;"><span style="color: #666666; font-size: 12px; line-height: 16.8px;"><span style="color: #6565ff; font-family: "verdana" , "times" , serif; line-height: 16.8px; padding-bottom: 10px;">SAĞLIK BAKANLIĞI TÜRKİYE İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU</span>'nin <span style="color: #6565ff; font-family: "verdana" , "times" , serif; line-height: 16.8px; padding-bottom: 10px;">15-02-2018</span> tarih ve <span style="color: #6565ff; font-family: "verdana" , "times" , serif; line-height: 16.8px; padding-bottom: 10px;">61762938-000-E.30346</span> sayılı kararı</span></td></tr>
</tbody></table>
<br />
<div>
İşin ilginci, yazı okunabiliyor. (Fakat altında tam 109 yorum vardı). Böyle başka sayfalar da var mı, bilmiyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Eh.. Hayırlı olsun. Birilerinin nasırına bastık herhalde.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Sağlık bakanlığı, sakıncalı gördüğü konuları bana bildirip, düzeltmemi istese yapardım tabi ki , fakat böyle bir şey olmadı.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Valla, oturup yeni çıkan bu karar neymiş, neyi yasaklıyormuş diye araştırmadım. Ama ne ilaç şirketleri ile, ne de sağlık bakanlığı ile güreş tutacak halim yok. Bir sürü ilaç, hastane, doktor adı geçiyor. Hepsi bir köşesinden tutsa, kalan ömrümü mahkemelerde geçiririm. Toptan blogu kapatsalar da, onlarda rahat etse, ben de rahat etsem diye düşünüyorum.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Hani bilin de... Sonra yorumumuz yayınlanmadı falan demeyin. İçinde Revlimid geçen yorumu, paça çorbası yazısının altına bağlamaya çalışmayın :)</div>
<div>
<br />
<br /></div>
<div>
<b>Güncelleme:</b> Artık yukarıdaki yazı da çıkmıyor. Sayfa bulunamadı ... o kadar. E...güzel.. ne uyarı, ne bilgi vermek.. Kafana göre yasakla... Şimdilik bir sayfa. (aslında bir sayfa mı, onu da bilmiyorum. Zaman içinde öğreniriz.<br />
<br />
<b>Güncelleme: </b>Bu gün (24.2.2018) sayfa ve yorumları erişime açılmış görünüyor. Fakat pek umutlu değilim açıkçası. Sanki bir deneme yaptılar. Son yorumlar kısmını da yeniden yapmam gerekti.<br />
<br />
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-79920633825837408762018-02-18T13:46:00.001+02:002018-07-03T20:56:51.663+03:00Gerçek bir ilaç: Paça çorbasıArkadaşlar. Burada size son derece ciddi, gerçek bir ilaç anlatıyorum. Bu şaka değil. Çeşitli ilaçları denemiş, ümidi kesmiş hastalar: Özellikle sizin için. Dikkatle okuyun ve uygulayın:<br />
<br />
Paça çorbası yapmak için şu malzemeleri kasaplardan (ya da sakatatçılardan) temin edin:<br />
<br />
6 tam olarak (çok iyi) temizlenmiş kuzu paçası. Üzerinde hiç bir kıl-tüy olmamalı.<br />
6 parça dana pöç. (Kuyruk sokumu)<br />
3-4 diş sarımsak<br />
1,5 çay bardağı <b>organik</b> sirke<br />
15 adet top karabiber.<br />
2 yumurta (tercihen organik gezen tavuk yumurtası)<br />
2 kaşık un (tercihen organik tam buğday unu)<br />
1 limon<br />
-------------<br />
Servis etmek için<br />
3-4 diş sarımsak<br />
Yarım çay bardağı<b> organik</b> sirke<br />
<br />
Not: Asla aluminyum ve teflon kaplı tencere kullanmayın (bunlardan kurtulun). Sadece iyi kalite (zar gibi olmayan) çelik tencere kullanın.<br />
---------------------------<br />
<br />
Paçaları büyük bir kaba koyun, üzerini <b>soğuk</b> su ile doldurun, yarım çay bardağı <b>sirke</b> ekleyin ve en az iki saat bekletin.<br />
<br />
Başka bir kaba dana pöçleri koyun. Üzerlerini <b>soğuk</b> suyla doldurun. Pöç kan bırakırsa, suyu değiştirebilirsiniz ama en az iki saat beklemeli. Bu suda <b>sirke olmamalı, sadece su.</b><br />
<br />
Bunlar ayrı ayrı haşlanacak.<br />
<br />
Dana pöçler düdüklü tencerede haşlanabilir. Düdüklü tencerenin özelliğine göre 45 dk. civarında olabilir. (Örneğin Tefal'de 45 dak, Fissler'de 30 dk...vb.)<br />
<br />
Paçaları normal büyük bir tencereye koyun (<b>düdüklü tencere kullanmayın</b>), üzerini soğuk su ile doldurun. İçine 3-4 diş sarımsak, 1 çay bardağı sirke, 10-15 adet tane karabiber atıp kaynamaya bırakın.<br />
<br />
Kemikler derilerinden ayrılacak (tutunca dökülecek) hale gelene kadar kaynatın. (Bu kaynatma işi yaklaşık 1,5 - 2 saat sürüyor). Bu arada su eksilirse, bir tarafta tuttuğunuz (ya da kettle'da kaynattığınız) sudan ekleyin.<br />
<br />
Piştikten sonra, paçaları delikli kepçe ile bir kaba alın. Tencerede kalan suyu tel süzgeçle başka bir tencereye süzün.<br />
<br />
Paçalar el değecek kadar soğuduğunda, kemiklerinden ayırıp içinde kalan ufak parçaları da çorba suyuna katın. Bunları atmayın. Derileri katıp katmamak size kalmış. Biz atıyoruz.<br />
<br />
Öte yandan, haşlanmış olan pöç etlerini de haşlama suyunun içinde çıkarın, kemiklerinden didikleyerek ayırın, paça suyunun içe katın. Pöç suyunu çorbanıza katmayın, ama bu suyu saklayın diğer yemeklerde et suyu olarak değerlendirebilirsiniz.<br />
<br />
Paça suyunu (çorbayı) tekrar ateşe koyun, hafifçe kaynamaya başlasın. Bu arada terbiye hazırlayın:<br />
<br />
2 yumurtanın sarısı<br />
2 kaşık un<br />
1 limonun suyu.<br />
<br />
Bunları çırparak bir terbiye hazırlayın. Bu terbiyeyi, kaynamakta olan çorbaya alıştırarak (harş diye dökerek değil!) ekleyin.<br />
<br />
Yeniden kaynamasına izin vermeden altını kapatın.<br />
<br />
Yerken üzerine (işkembe çorbasında olduğu gibi) dövülmüş sarmısak ve sirke ekleyerek yiyin.<br />
<br />
1- Bu işlerin yapılması yarım gün alıyor. Evet, çok kolay bir iş değil, ama sizin gerçek ilacınız bu.<br />
2- Kaynatma işlerini mümkün ise açık havada ya da iyi havalandırılan bir mutfakta yapın, yoksa çıkan koku (özellikle hastaları) tiksindirebilir.<br />
<br />
<br />
Ortaya nefis bir çorba çıkacaktır. Hoşunuza gitse de bu çorbanın bağışıklı sistemini ve kemik sağlığını koruyan gerçek bir ilaç olduğunu unutmayın.<br />
<br />
Dolayısıyla kemiklerin kaynamasını, onarılmasını da hızlandırdığını, kolaylaştırdığını da unutmayın.<br />
<br />
Not: Marketlerden aldığınız sirkelerin, sirke falan olmadığını bilin. Ya organik sirke alın, ya da (en iyisi) kendiniz yapın. Öyle zor bir iş de değil. You tube'da bir çok video var anlatan.<br />
<br />
Sirke de gerçek bir probiyotik (faydalı bakteriler topluluğu) ve antibiyotik. Özellikle organik (ya da bahçenizdeki kurtlu) elmadan yapılmış olan elma sirkesi.<br />
<br />
Faydasını görürseniz (ki ne kadar etkili olduğunu göreceksiniz), dualarınızı bana değil, hanıma göndereceksiniz. Ben sadece yazıcılık yaptım.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-71406791454614059062018-02-08T12:20:00.003+02:002018-07-03T20:57:15.193+03:00İki ilginç konuBu gün size birbiri ile ilintili iki konudan bahsetmek istiyorum: İlki, çok yeni bir tıbbi keşif: Gıdalarda fruktozun (şekerin) bugüne kadar sanılanın aksine, karaciğerde değil, ince bağırsakta işlenmesi hakkında. İkinci konu ise, Türk Şeker Kurulu'nun kaldırılması.<br />
<br />
Şimdi bunların ne ilgisi var ve neden önemli diyeceksiniz. Anlatayım:<br />
<br />
İnternette orayı burayı tıklarken, MedicalExpress dergisinin bir yazısı ile karşılaştım. Princeton üniversitesinde yapılan bir araştırmadan bahsediyordu. Farelerde yapılan deneyler (ki metabolizması insan metabozlizmasına çok yakındır) meyvaların içinde bulunan şekerin önemli oranda karaciğerde DEĞİL, ince bağırsakta işlendiğini, göstermiş. Fakat (insanlar için) biraz fazlası, örneğin bir şişe gazoz ya da bir büyük bardak portakal suyu, ince bağırsağın işleme kapasitesini aşıyor ve karaciğer oz zaman devreye giriyor. Bu arada fruktozun önemli bir kısmı da kalın bağırsağa doğru yoluna devam ediyor.<br />
<br />
Sorun şu ki, kalın bağırsakta yaşan bir kalabalık bir organizma nüfusu var (mikrobiyom). Bu ortam (ya da organ tasarımı), hiç bir zaman fruktoz gibi zengin besleyici içeriğe sahip bir gıda için tasarlanmamış. Aksine, fruktozdan tamamen arındırılmış gıdalar burada işleniyor (hesapta). Şimdilik bunun etkileri nedir, bilinmiyor.<br />
<br />
Bir diğer bulgu da, ince bağırsağın fruktoz işleme kapasitesinin yemeklerden hemen sonra en fazla (maksimum) olduğu. Açlık zamanları (sabah kalktığımızda ve öğle yemeği - akşam yemeği arası) şeker yemek için en kötü zamanlar.<br />
<br />
Bu fruktozun bir kısmının dışkı ile dışarı atıldığı kesin, ama kalanlar içeride nasıl bir değişikliğe yol açıyor, büyük bir soru işareti. Bu arada kanser hücrelerinin de aşırı miktarda şeker talep ettiğini tekrar hatırlatayım.<br />
<br />
Muhtemelen önümüzdeki senelerde, şeker hastalığının tedavisinde bu keşfin etkilerini göreceğiz. İlaçlar sadece karaciğer üzerinde değil, ince bağırsak üzerinde de çalışacak ve muhtemelen daha etkili olacaktır.<br />
<br />
İkinci konu, tarım bakanlığımız, yeni bir karar aldı: Türk Şeker Kurulu yetkileri bir genel müdürlüğe aktarılacak ve kurul lağvedilecekmiş.<br />
<br />
Oysa, belki de bildiğiniz gibi bu kurul gıda maddelerinde kullanılan fruktoz (mısır)şurubu oranını kısıtlayarak , hem nişasta pancar üreticisini koruyor, hem de halk sağlığını bir dereceye kadar gözetmeye çalışıyordu.<br />
<br />
Şimdi muhtemel önce, -canım kurula gerek yok, aynısını genel müdürlük de yapar- diyerek eleştiriler savuşturulacak, sonra aşama aşama izin verilen oranlar arttırılacaktır. Sonrasında da gelsin kanser patlaması, şeker hastalığı ve obezite. Aşağıdaki linkte çok güzel bir yazı var. Mutlaka okumanızı tavsiye ederim.<br />
<br />
Bize gelince.... Ondan sakın, bundan sakın... herkes bunaldı, biliyorum ama yapacak bir şey yok. Hem kendimiz, hem de ailemiz için artık kendimiz dikkatli olmalıyız, iş başa düştü. Bakın, şeker hastalığı ne kadar yaygınlaştı. Bir küçük şişe gazoz bile karaciğeri devreye sokuyor. Ayrıca, genetiği önemli ölçüde oynanmış bir bitkiden (mısır) söz ediyoruz. Bunun da etkileri tam olarak bilinmiyor fakat hiç alışkın olmadığımız, genetik mutasyona uğratılmış bir gıdayı sürekli almanın iyi bir fikir olmadığı da aşikar. Ayrıca bütün kanserlerin, bağırsakların sağlığı ile yakından ilintili olduğu üzerine yazılar, araştırmalar da artıyor.<br />
<br />
Sağlıkla kalın:<br />
<br />
<a href="https://odatv.com/bakanlik-bu-kararla-turkiyeyi-obeziteye-mahkum-ediyor-0602171200.html" rel="nofollow" target="_blank">Gülümser Heper'in yazısı. Okumanızı tavsiye ediyorum.</a><br />
<div>
<br />
Not: Bu arada senelerdir, fazlasının zararı olmaz diyerek yutageldiğim B6- B12 vitamininin de tamamen sentetik malzemelerden yapıldığını ve akciğer kanseri gelişiminde etkili olabildiğini öğrendim. Vitamin yutmayı kestim, canım sıkkın... Soner Yalçın'dan pek hazzetmem ama şu -Saklı Seçilmişler- adlı kitabını alıp okumak lazım galiba.<br />
<br />
Güncelleme: (18.2.2018)<br />
<br />
1- B vitaminini kesince nöropati azdı. Başladık mecburen.<br />
2- Saklı seçilmişler kitabını aldım, zaman bulduğumda bir inceleme yazısı yazarım.<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-52969324496243848682018-01-02T22:34:00.002+02:002018-07-03T20:15:35.642+03:00T-CELL Tedavisindeki gelişmeler (2018)<h4>
2017 Gelişmeleri : Kymriah</h4>
Bu sene (2017) Ağustos ayının sonunda lösemi tedavisinde büyük bir devrim gerçekleşti. Novartis tarafından geliştirilen bir ilaç olan Kymriah, Amerikan Gıda ve İlaç dairesi (FDA) tarafından onaylandı ve piyasaya çıktı.<br />
<br />
Peki nedir bu ilacın diğer ilaçlardan farkı ve biz myeloma hastaları için önemi? Şu; Benim önceki yazılarımda geldi - geliyor diye bahsettiğim yeni nesil kanser ilaçlarının ilki, öncüsü Kymriah. Aslında sadece bir ilaç değil, bir tedavi ve bir dizi tedavinin peşi sıra gelmesi bekleniyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-KlsDCcJx1mA/WgtkHw5nPMI/AAAAAAAAD80/Vffq-AYDPw8YImmr2zUg1hEpNN4HLgBlwCLcBGAs/s1600/kymriah.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="353" data-original-width="800" height="141" src="https://4.bp.blogspot.com/-KlsDCcJx1mA/WgtkHw5nPMI/AAAAAAAAD80/Vffq-AYDPw8YImmr2zUg1hEpNN4HLgBlwCLcBGAs/s320/kymriah.jpg" width="320" /></a></div>
Genel olarak CAR- T Cell terapisi olarak adlandırılan bu yeni kuşak tedavi (ilacı da kapsayan bir uygulama), eski ilaçların çalışma şeklinden çok farklı etki ediyor. Sizin bağışıklık hücrelerinizi alıp, CD19 olarak adlandırılan bir proteini bulup yok etmek üzere eğitiyorlar ve yeniden vücuda veriyorlar. Kanser hastalığının en büyük marifeti ise bildiğiniz gibi, çok iyi gizlenmesi. Öyle ki, bağışıklık sistemimizin savaşçı hücreleri bunları sağlıklı hücrelerden ayırt edemiyor. İşte bu protein, yani CD19, bu ayırt etme sürecinin anahtarı. Bağışıklık sisteminin acımasız savaşçı hücreleri, bu proteini taşıyan hücreleri mimliyor ve yok ediyor. Dışarıda bu proteini taşıyan hücreleri tanımak ve yok etmek için eğitilen bu savaşçı hücre ordusu (bağışıklık hücreleri), bedene girdikten sonra sıkı bir kanserli hücre katliamı gerçekleştiriyor.<br />
<br />
İşin ilginç yanı, savaşçı hücreler, kanserli hücreleri temizlerken çoğalıyorlar da. Vücuda verilen her bir eğitimli hücre, on binden fazla yeni savaşçı hücre yaratıyor ve bedende yıllarca kalıyor.<br />
<br />
Sonuç: Çok yüksek baskılama (remisyon) oranları. Açıklanan dokümanlara göre, ilk olarak çocukluk çağı kanserleri arasında önemli yer tutan lösemi (CLL) hastalarında başarı oranı ortalama %85-90. Tam baskılama, yani hastalığın kontrol altına alınmasındaki oran bu. Tamamen iyileşme ise azımsanmayacak oranlarda. Üstelik tek bir kür ile alınan sonuçlar bunlar ve çok ileri derecede olan, geleneksel tedavilere cevap vermeyen ya da yan etkiler dolayısıyla geleneksel tedavileri alamayan hastalarda alınan sonuçlar. Şimdilik lösemi için tedavi hazır olsa da, Non-hodgkin lenfoma ve myeloma için de yakın gelecekte hazır olacak. Sırada katı tümörler, pankreas kanseri, prostat kanseri, melanoma, meme kanseri (triple-negative breast cancer) gibi diğer kanser türleri var.<br />
<br />
Ve fakat!.... Bu tedavi şimdilik çok çok pahalı. Anladığım kadarıyla, tek bir uygulama 475,000 USD (evet, dört yüz yetmiş beş bin dolar) fiyatla piyasaya sürüldü. Novartis'e bakarsanız, olması gereken satış fiyatı 600.000 - 750.000 USD arasındaymış, ancak Novartis konunun hassasiyetini dikkate alarak bu fiyatı belirlemiş. Eh o kadar yılın ar-ge çalışması. Biz icat edecek değildik ya.<br />
<br />
Bu fiyatları, devletimizin resmi kurumunun (Sağlık Bakanlığı) kabul edemeyeceği malum. Fakat ilerleyen yıllarda, rekabetin de katkısı ile tedavinin mantıklı rakamlara imneceğini düşünüyorum. Kanseri uzun yıllar tedavi etmenin de büyük bir maliyeti var. Bu ikisinin başa baş geldiği (ortalama tedavi süresi x ortalama tedavi maliyeti = Yeni tedavi maliyeti) noktasında, tedavi sağlık bakanlığı tarafından kabul edilecek ve uygulanacaktır. Ve tabi, bu yıllar alabilir.<br />
<br />
Son kontrollerime gittiğimde, doktorum Figen hanım, ülkemizden de bazı hastaların (ileri düzeyde, 4. -5. seviyede lösemi hastalarının) deneme gurubuna dahil edildiğini ve klinik testlerin yakında başlayacağını, heyecanlı olduklarını söylemişti. İlacın adını da söylemişti ama aklımda kalmamıştı.<br />
<br />
İlaçtan bu ayki Populer Science (türkçe, 5 TL) bahsedince, bende jeton düştü. Aslında çok kısa bir yazı ve pek bilgi vermiyor, isterseniz alıp okuyun. Ama konuyu bana hatırlattı. Ben de, internetten biraz araştırdım ve bunları öğrendim. Bu çok yeni, çok taze gelişmeleri size de duyurayım istedim.<br />
<br />
Ayağınızı sıkı basın. Az kaldı.<br />
<br />
Linkler:<br />
<a href="https://www.pennmedicine.org/news/news-releases/2017/august/fda-approves-personalized-cellular-therapy-for-advanced-leukemia">https://www.pennmedicine.org/news/news-releases/2017/august/fda-approves-personalized-cellular-therapy-for-advanced-leukemia</a><br />
<br />
<a href="http://www.onclive.com/web-exclusives/novartis-sets-a-price-of-475000-for-car-tcell-therapy">http://www.onclive.com/web-exclusives/novartis-sets-a-price-of-475000-for-car-tcell-therapy</a><br />
<br />
<a href="https://www.curetoday.com/articles/fda-approves-kymriah-for-pediatric-and-young-adult-all">https://www.curetoday.com/articles/fda-approves-kymriah-for-pediatric-and-young-adult-all</a><br />
<br />
Blood journal'da, bu tedaviden bahsedilmediğini görmek beni şaşırttı. Ama ben sonuçta mühendisim, doktor değilim. Benden bu kadar 😉<br />
<br />
-------------------------------------------------------------------<br />
<br />
<b><span style="color: red;">Aşağıdaki kısım Sayın Mehmet M. Akyol'un katkısıdır. Kendisine teşekkür ediyorum:</span></b><br />
<b><span style="color: red;"><br /></span></b>-----------------------------------------------------------<br />
<b><span style="color: blue;"><br /></span></b>
Sağolsun, Mehmet (Akyol) bey, T-CELL tedavisi hakkında bolca bilgi veriyor. Diğer insanların katkıları da olabilir.<br />
<br />
Bu yazılar, yorumların arasında kaybolmasın diye, yorumları da silmeden, bu başlık altına kopyalayacağım. Çünkü linkler, ancak yazılar altında sayfalara bağlanabiliyor. Fakat bu sayfaya yorum yazmak mümkün olmayacak. Yorumlarınızı Forum-3 sayfasına yazabilirsiniz. Eğer yorumunuz, bir yorumu aşıyor ve bilgi yazısı haline geliyorsa, bu sayfaya ben eklerim.<br />
<br />
Bakalım 2018'de gelişmeler nasıl olacak.<br />
-----------------------------------------------------<br />
<b><span style="color: blue;"><br /></span></b>
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><b>2018 Öncesi İyi Haberler</b></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">2017’I iyi haberler ile kapatalım diye, CAR-T-hücre terapi olarak bilinen ilk olarak lösemi hastalarında denenen ve şimdilerde myeloma hastaları için de denenen ve daha önce Ümit beyin bizlerle paylaştığı devrimsel olan tedavi hakkında, son makalelerin linkleri sizin için derledim. İngilizce olanların başlıklarını sizin için özet olarak çevirdim. Şimdi beklenti; Tedavinin ucuzlayarak yayılması ve tabii bizler için Türkiye’ye gelmesidir. </span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span><span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Öncelikte Türkiye’den güzel bir haber. 2018’de bu terapinin Türkiye denemeleri başlayacakmış. Bakanlıktan onay aşamasındaymışlar. Haber 13 Kasım 2017 tarihli :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<a href="http://www.labmedya.com/turk-kanser-ilaci-icin-dugmeye-basildi" target="_blank">http://www.labmedya.com/turk-kanser-ilaci-icin-dugmeye-basildi</a><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">İkinci olarak bu tedaviyi Türkçe olarak anlatan bir makale :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="https://www.academia.edu/25658109/Ki%C5%9Fiye_%C3%96zel_Modern_Kanser_Tedavisi_Geneti%C4%9Fi_De%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F_CAR-T_H%C3%BCcre_Terapisi?auto=download">https://www.academia.edu/25658109/Ki%C5%9Fiye_%C3%96zel_Modern_Kanser_Tedavisi_Geneti%C4%9Fi_De%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F_CAR-T_H%C3%BCcre_Terapisi?auto=download</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Üçüncüsü bu terapinin iyileşme oranlarını anlatan bir makale. Tarihi 5 Haziran 2017. Özeti ve linki şu şekilde :</span><br />
<i><br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">“CAR T-hücre terapisi, multiple myeloma’u kalıcı remisyona sokuyor. İlk faz denemelerde, yeni tip immunoterapi olan CAR T-hücre tedavisi, 35 hastanın 33’ünde (%94) klinik olarak remisyon sağladı. Üstelik hastaların çoğunluğunda, yan etkiler sadece hafif. Tedavisi yapılan 35 hasta, hastalığı tekrarlamış yada tedavilere cevap vermeyen gruptan. CAR T-hücre terapisinin ilk iyileşme belirtileri, 10 gün içinde başladı ve iki ay içinde, 33 hasta %100 remisyona ulaştı (tam cevap veya çok iyi kısmı cevap). Bundan sonra ilk hedef, tedaviden faydalanan ve 35 olan hasta sayısının 4 farklı hastanede 100’e çıkarmak ve bir sonraki adımda da bu tedaviyi hastalık teşhisi yeni konmuş hastalarda denemektir. “</span></i><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="https://www.asco.org/about-asco/press-center/news-releases/car-t-cell-therapy-sends-multiple-myeloma-lasting-remission">https://www.asco.org/about-asco/press-center/news-releases/car-t-cell-therapy-sends-multiple-myeloma-lasting-remission</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Dördüncü makale bir üsteki klinik tedavi deneyinin uzun süreli sonucunu anlatan ve 10 Aralık 2017 itibari ile güncel sonuçlarını paylaşan bir yazı. Sonuçlar inanın harika!</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span><span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><i>“35 hastanın 33’u 2 ay içinde tam remisyona girdi. Kalan 2 hasta ise, tumor seviyesinde iyileşme sağladı. 35 hastanın 19’u, ilerleyen süreçtede en az 4 ay daha takip edildi. Takip edilen bu hastaların 14’ünde, tedaviye cevap, zamanla sıkı tam cevaba (sCR – ulaşılabilecek en iyi cevap) döndü. Yapılan kemik iliği biyopsisinde ve tüm marker testlerde hastalığın herhangi bir izine rastlanamadı. Ayrıca, bu 14 hastanın 5’I bir sene daha takip edildi ve bir senenin sonunda, bu hastalarda halen herhangi bir hastalık belirtisi gözlenmedi.” </i></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<a href="https://www.cancer.gov/news-events/cancer-currents-blog/2017/car-t-cell-multiple-myeloma" target="_blank">https://www.cancer.gov/news-events/cancer-currents-blog/2017/car-t-cell-multiple-myeloma</a><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span><span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Beşincisi, Amerika’da BluebirdBio isimli firmanın öncülük ettiği, bb21217 adı ile denenen CAR T-hücre deney tedavilerini anlatan bir yazı. Tarihi 5 Ekim 2017. Yazının en vurucu olan sonuç cümlesini çevirdim :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><i><b>“Tarihsel olarak iyileştirilemez ve agresif olan multiple myeloma hastalığının tedavisinde, bb21217 ile derin ve sağlam sonuçlar elde ettik.”</b></i></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="https://myelomaresearchnews.com/2017/10/09/first-multiple-myeloma-patient-in-study-treated-with-new-car-t-cell-therapy-bb21217/">https://myelomaresearchnews.com/2017/10/09/first-multiple-myeloma-patient-in-study-treated-with-new-car-t-cell-therapy-bb21217/</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Tedavi sonuçları ile ilgili firmanın basın açıklamasını firmanın sitesinde buldum. Sonuçlar cidden etkileyici :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="http://investor.bluebirdbio.com/news-releases/news-release-details/bluebird-bio-and-celgene-corporation-announce-updated-clinical">http://investor.bluebirdbio.com/news-releases/news-release-details/bluebird-bio-and-celgene-corporation-announce-updated-clinical</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Altıncı ve sonucu ise yukarıda klinik sonuçları açıklanan bb2121’ın FDA (Amerikan Gıdı ve İlaç İdaresi) tarafından hastalar için kullanımının onaylandığını açıklayıp, bu ilaç ile tedavisi yapılan ve yukarıda basın açıklamasında detayları yer alan 21 hastanın sonuçlarını özet olarak paylaşmış :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Deneysel tedavi ile seçilen hastaların daha önce en az 3 kez Velcade (proteasome inhibitor ) yada Revlimid (immunomodulator) tipi ilaçlar ile tedavi almış olması yada en az iki kez diğer tedavilere cevap vermemiş olması şartı aranmıştır. Bu 21 hastanın önceki tedavi profile şu şekildedir; Tamamı daha önce otolog kök hücre nakli olmuş ve daha önce ortalama 7 (3-14) farklı tedavi olmuşlardır. Bu hastaların ortalama yaşı 58 ve erkek olanların oranı %62’dir. Hastaların 3’de 2’si yüksek riskli hasta profilindedir. Tedavisi yapılan hastaların ilk cevaplarının %75’I çok iyi kısmı yanıt, %27’si ise tam cevap şeklinde olmuştur. Tedaviye ilk cevap ortalama 31 günde gerçekleşmiş, en iyi sonuçların alınmasının ortalama süreci 50.5 gün olmuştur. Ciddi nörotoksin yan etkiler gözlenmemiş, diğer yan etkiler hafif olup gerekli durumda steroid tipi ilaçlar uygulanmıştır.</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="http://www.onclive.com/web-exclusives/fda-grants-bcma-car-tcell-therapy-breakthrough-designation-in-myeloma">http://www.onclive.com/web-exclusives/fda-grants-bcma-car-tcell-therapy-breakthrough-designation-in-myeloma</a></span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span><span style="background-color: white;"><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Ben CAR T-hücre terapisini 1 yıldır yabancı kaynaklardan takip ediyorum. 1 yılda o kadar hızlı yol aldı ki, inanılmaz! Adımları şöyle idi :</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">1. Ben öğrendiğimde diğer kan kanserleri için insanlar üzerinde testlere başlamışlardı.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">2. Testler başarılı oldu.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">3. multiple myeloma için bu testler başladı. </span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">4. Testler başarılı oldu.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">5. Test terapileri yavaş yavaş ticarileşmeye başladı ve FDA (amerikan gıda ve ilaç dairesi) 'den ilk onayları aldılar - Ki bu çok ciddi bir yol.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">6. Şimdi Çin/ABD gibi ülkelerin hastanelerinde bu çözümü hastalığı tekrarlayan ve başka ilaçlara yanıt vermeyen hastalara uyguluyorlar.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">7. 6. adım sonuçları başarılı olduğu için; Şimdi ilk defa mm teşhisi konanlara bu tedaviyi uygulayacaklarmış.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">8. Bu tedavinin Türkiye'de birileri tarafından sahiplenmesi - Bu oldu ve çok önemli bir adım.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">9. Bu tedavinin testlerinin Bakanlıktan onay alması - Bu da gerçekleşti. </span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Bu kadar adım son bir yılda oldu. Şimdi bu tedavinin bizlere ulaşması için yaygınlaşması, ucuzlaması ve Türkiye testlerinin başarılı olup hastanelerde uygulanmaya başlaması kaldı. Sanırım bunlarda kısa zamanda gerçekleşecektir. </span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">İçinizdeki sese güvenin. Bu hastalığın en büyük destek tedavisi; Korkusuz ve endişesiz olmak, sevgi ve inanç (her neye inanıyorsanız) taşımak.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Sevgiler, saygılar...</span></span><br />
<span style="background-color: #eeeeee; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span><span style="background-color: #eeeeee; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Mehmet M. Akyol</span><br />
<span style="background-color: #eeeeee; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<br />
<br />
<br />
<br />
-------------------------------------------------------------------------<br />
<br />
<div class="comment-header" id="bc_0_9M" kind="m" style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin: 0px 0px 8px;">
<cite class="user" style="font-style: normal; font-weight: bold;"><a href="https://www.blogger.com/profile/12035659600081642679" rel="nofollow" style="color: blue; text-decoration-line: none;">Mehmet M. Akyol</a></cite><span class="icon user" style="font-weight: bold;"></span><span class="datetime secondary-text" style="margin-left: 6px;"><a href="http://myelomabilgi.blogspot.com/2017/12/forum-3.html?showComment=1514924493035#c423420461614737013" rel="nofollow" style="color: blue; text-decoration-line: none;">2 Ocak 2018 22:21</a></span></div>
<div class="comment-content" id="bc_0_9MC" style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 8px; text-align: justify;">
Merhaba,<br />
<br />
CAR T-cell terapi konusunda gelişmeler hızla devam ediyor. multiple myeloma için özelleştirilen 2 adet CAR T-cell terapi vardı şu ana kadar. Biri Çinlilerin LCAR-B38M'i, diğeri Amerikalıların B2121'i.<br />
<br />
Her ikisinin başarılarını anlatan bir yazı:<br />
<br />
<a href="http://www.ascopost.com/issues/july-10-2017/car-t-cell-therapy-in-multiple-myeloma-yields-100-response-rate/">http://www.ascopost.com/issues/july-10-2017/car-t-cell-therapy-in-multiple-myeloma-yields-100-response-rate/</a><br />
<br />
Ee, tabi Çinli, Amerikalı yapar da İngiliz boş durur mu? Boş durmamış İngilizler ve bu terapiyi bir tık ileri taşımışlar.<br />
<br />
Şu ana kadar bildiğimiz CAR T-cell terapi tek bir antikor receptöru (BCMA) hedefliyordu. İngilizler bunu ikiye çıkarmış ve BCMA receptörunu gözden kaçırabilecek T-hücrelerine ikinci bir receptör ile kanserli hücreyi yok etme şansı tanımış. Bunları şu an lab'da yapmışlar ama çalışma gelecek vaadediyor. Yazı 11 Aralık'da onaylanmış :<br />
<br />
<a href="http://www.bloodjournal.org/content/early/2017/12/27/blood-2017-05-781351?sso-checked=true">http://www.bloodjournal.org/content/early/2017/12/27/blood-2017-05-781351?sso-checked=true</a><br />
<br />
Anlaşılan, elin oğlu, bu terapi bu yıl daha da gelişerek, mucizeye yenilerini eklemeye devam edecek.<br />
<br />
Amerika şu an bu terapiyi 2017'ın kanser tedavileri konusunda en büyük ilerlemesi olarak tanımlıyor ve "tamam muhteşem bir tedavi ama bunun parasını kim ödeyeceği" tartışmaya başladı.<br />
Bu tartışmalar yeni CAR T-cell terapilere ivme verecek ve dolayısı ile tedaviler ucuzlayacaktır :<br />
<br />
<a href="http://www.wbur.org/commonhealth/2017/12/28/2017-cancer-news">http://www.wbur.org/commonhealth/2017/12/28/2017-cancer-news</a><br />
<br />
<a href="https://www.medscape.com/viewarticle/890642">https://www.medscape.com/viewarticle/890642</a><br />
<br />
Son olarak bir de sörf ederken nefis bir infografic (bilgiyi resimlerle anlatarak veren doküman) buldum.<br />
<br />
CAR T-cell'i mucize tedavi diye anlatan infografic'in yazısı:</div>
<div class="comment-content" id="bc_0_9MC" style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 8px; text-align: justify;">
<br />
<a href="https://labiotech.eu/car-t-cell-therapy-infographic/" target="_blank">https://labiotech.eu/car-t-cell-therapy-infographic/</a><br />
<br />
Ve infografic'in kendisi:<br />
<br />
<a href="https://www.behance.net/gallery/56760553/Infographic-What-are-CAR-T-therapies">https://www.behance.net/gallery/56760553/Infographic-What-are-CAR-T-therapies</a><br />
<br />
Bilginize. Saygılarımla,</div>
--------------------------------------------------------------------------<br />
<br />
<div class="comment-header" id="bc_0_16M" kind="m" style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin: 0px 0px 8px;">
<span style="background-color: white;"><cite class="user" style="font-style: normal; font-weight: bold;"><a href="https://www.blogger.com/profile/12035659600081642679" rel="nofollow" style="color: blue; text-decoration-line: none;">Mehmet M. Akyol</a></cite><span class="icon user" style="font-weight: bold;"></span><span class="datetime secondary-text" style="margin-left: 6px;"><a href="http://myelomabilgi.blogspot.com/2017/12/forum-3.html?showComment=1515172332849#c8283058457709554539" rel="nofollow" style="color: blue; text-decoration-line: none;">5 Ocak 2018 19:12</a></span></span></div>
<div class="comment-content" id="bc_0_16MC" style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 8px; text-align: justify;">
<span style="background-color: white;">Merhaba,<br /><br />Acıbadem hastanesinden Prof. Dr.Ercüment Ovalı ve ekibi, 2018'in başı gibi ilk hasta deneylerini yapacaklarını, 2018 ortaları gibi ise sonuçları dünyaya açıklayacaklarını söylüyor.<br /><br /><a href="https://www.ntv.com.tr/saglik/kanserde-yeni-tedavi-car-t-hucre-tedavisi,6I1_VcC7t02VPDXSjI91QA">https://www.ntv.com.tr/saglik/kanserde-yeni-tedavi-car-t-hucre-tedavisi,6I1_VcC7t02VPDXSjI91QA</a><br /><br />-------------------------------------------------------------</span></div>
<br />
<b>Yorumlarınızı Forum - 3 sayfasına yazabilirsiniz. </b><br />
<b>Siz de haberdar olduğunuz gelişmeleri duyurmayı unutmayın.</b><br />
<br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-87277094011442224172018-01-01T03:10:00.000+02:002018-07-03T20:15:38.377+03:00Forum - 3<div style="text-align: center;">
<br /></div>
Forum - 1 ve Forum 2'de yer alan yorumların sayısı 250'yi geçtiğinden (ya da yaklaştığından), okumak zorlaştı. <b>lütfen yorum yazmaya buradan devam ediniz.</b><br />
<br />
Forum - 1 ve Forum - 2 sayfaları yeni yorumlara kapatılmıştır.<br />
<br />
Eski yorumları sayfalardan, Forum -1 ve 2 sayfalarından okumaya devam edebilirsiniz.<br />
<br />
NOT: Yalnız blog'u iyi okumadan soru sormamanızı rica ediyorum. Bir çok kere cevaplanmış sorular tekrar tekrar soruluyor. Bu blog'un 11 yıldır açık olduğunu ve çok bilgi barındırdığını dikkate alınız. -Ekranın sağ kısmında yer alan [<b>Bu blogda ara]</b> kutusunu ve [<b>Etiketler]</b> i kullanarak ilgilendiğiniz konuları arayabilirsiniz. Arşiv'e de göz atmanız tavsiye edilir.<br />
<br />
Daha önce bin kere cevaplanmış bir şey soruyorsanız, cevap almama olasılığınız yüksektir. Bilgi talep ettiğiniz kadar da vermeyi unutmayınız. Böylelikle yardım alabilir ve verebilirsiniz. <b>Katkılarınız için teşekkürler.</b><br />
<br />
_____________________________________________<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com159tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-58762657696703420072017-12-29T14:31:00.000+02:002018-07-03T20:59:20.125+03:002018<div>
Yeni yılınızı kutlardım ama korkuyorum... Neyse, kutlayayım da balon resmi koymayayım bari.. Birileri kızıyor.. 😏...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
İyi seneler 😊<br />
<br />
🍺🎸🎈</div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-88072912262923118522017-11-14T23:54:00.000+02:002018-07-03T20:59:47.815+03:00Tedavide devrim başladı: KymriahBu sene (2017) Ağustos ayının sonunda lösemi tedavisinde büyük bir devrim gerçekleşti. Novartis tarafından geliştirilen bir ilaç olan Kymriah, Amerikan Gıda ve İlaç dairesi (FDA) tarafından onaylandı ve piyasaya çıktı.<br />
<br />
Peki nedir bu ilacın diğer ilaçlardan farkı ve biz myeloma hastaları için önemi? Şu; Benim önceki yazılarımda geldi - geliyor diye bahsettiğim yeni nesil kanser ilaçlarının ilki, öncüsü Kymriah. Aslında sadece bir ilaç değil, bir tedavi ve bir dizi tedavinin peşi sıra gelmesi bekleniyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-KlsDCcJx1mA/WgtkHw5nPMI/AAAAAAAAD80/Vffq-AYDPw8YImmr2zUg1hEpNN4HLgBlwCLcBGAs/s1600/kymriah.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="353" data-original-width="800" height="141" src="https://4.bp.blogspot.com/-KlsDCcJx1mA/WgtkHw5nPMI/AAAAAAAAD80/Vffq-AYDPw8YImmr2zUg1hEpNN4HLgBlwCLcBGAs/s320/kymriah.jpg" width="320" /></a></div>
Genel olarak CAR- T Cell terapisi olarak adlandırılan bu yeni kuşak tedavi (ilacı da kapsayan bir uygulama), eski ilaçların çalışma şeklinden çok farklı etki ediyor. Sizin bağışıklık hücrelerinizi alıp, CD19 olarak adlandırılan bir proteini bulup yok etmek üzere eğitiyorlar ve yeniden vücuda veriyorlar. Kanser hastalığının en büyük marifeti ise bildiğiniz gibi, çok iyi gizlenmesi. Öyle ki, bağışıklık sistemimizin savaşçı hücreleri bunları sağlıklı hücrelerden ayırt edemiyor. İşte bu protein, yani CD19, bu ayırt etme sürecinin anahtarı. Bağışıklık sisteminin acımasız savaşçı hücreleri, bu proteini taşıyan hücreleri mimliyor ve yok ediyor. Dışarıda bu proteini taşıyan hücreleri tanımak ve yok etmek için eğitilen bu savaşçı hücre ordusu (bağışıklık hücreleri), bedene girdikten sonra sıkı bir kanserli hücre katliamı gerçekleştiriyor.<br />
<br />
İşin ilginç yanı, savaşçı hücreler, kanserli hücreleri temizlerken çoğalıyorlar da. Vücuda verilen her bir eğitimli hücre, on binden fazla yeni savaşçı hücre yaratıyor ve bedende yıllarca kalıyor.<br />
<br />
Sonuç: Çok yüksek baskılama (remisyon) oranları. Açıklanan dokümanlara göre, ilk olarak çocukluk çağı kanserleri arasında önemli yer tutan lösemi (CLL) hastalarında başarı oranı ortalama %85-90. Tam baskılama, yani hastalığın kontrol altına alınmasındaki oran bu. Tamamen iyileşme ise azımsanmayacak oranlarda. Üstelik tek bir kür ile alınan sonuçlar bunlar ve çok ileri derecede olan, geleneksel tedavilere cevap vermeyen ya da yan etkiler dolayısıyla geleneksel tedavileri alamayan hastalarda alınan sonuçlar. Şimdilik lösemi için tedavi hazır olsa da, Non-hodgkin lenfoma ve myeloma için de yakın gelecekte hazır olacak. Sırada katı tümörler, pankreas kanseri, prostat kanseri, melanoma, meme kanseri (triple-negative breast cancer) gibi diğer kanser türleri var.<br />
<br />
Ve fakat!.... Bu tedavi şimdilik çok çok pahalı. Anladığım kadarıyla, tek bir uygulama 475,000 USD (evet, dört yüz yetmiş beş bin dolar) fiyatla piyasaya sürüldü. Novartis'e bakarsanız, olması gereken satış fiyatı 600.000 - 750.000 USD arasındaymış, ancak Novartis konunun hassasiyetini dikkate alarak bu fiyatı belirlemiş. Eh o kadar yılın ar-ge çalışması. Biz icat edecek değildik ya.<br />
<br />
Bu fiyatları, devletimizin resmi kurumunun (Sağlık Bakanlığı) kabul edemeyeceği malum. Fakat ilerleyen yıllarda, rekabetin de katkısı ile tedavinin mantıklı rakamlara imneceğini düşünüyorum. Kanseri uzun yıllar tedavi etmenin de büyük bir maliyeti var. Bu ikisinin başa baş geldiği (ortalama tedavi süresi x ortalama tedavi maliyeti = Yeni tedavi maliyeti) noktasında, tedavi sağlık bakanlığı tarafından kabul edilecek ve uygulanacaktır. Ve tabi, bu yıllar alabilir.<br />
<br />
Son kontrollerime gittiğimde, doktorum Figen hanım, ülkemizden de bazı hastaların (ileri düzeyde, 4. -5. seviyede lösemi hastalarının) deneme gurubuna dahil edildiğini ve klinik testlerin yakında başlayacağını, heyecanlı olduklarını söylemişti. İlacın adını da söylemişti ama aklımda kalmamıştı.<br />
<br />
İlaçtan bu ayki Populer Science (türkçe, 5 TL) bahsedince, bende jeton düştü. Aslında çok kısa bir yazı ve pek bilgi vermiyor, isterseniz alıp okuyun. Ama konuyu bana hatırlattı. Ben de, internetten biraz araştırdım ve bunları öğrendim. Bu çok yeni, çok taze gelişmeleri size de duyurayım istedim.<br />
<br />
Ayağınızı sıkı basın. Az kaldı.<br />
<br />
Linkler:<br />
<a href="https://www.pennmedicine.org/news/news-releases/2017/august/fda-approves-personalized-cellular-therapy-for-advanced-leukemia">https://www.pennmedicine.org/news/news-releases/2017/august/fda-approves-personalized-cellular-therapy-for-advanced-leukemia</a><br />
<br />
<a href="http://www.onclive.com/web-exclusives/novartis-sets-a-price-of-475000-for-car-tcell-therapy">http://www.onclive.com/web-exclusives/novartis-sets-a-price-of-475000-for-car-tcell-therapy</a><br />
<br />
<a href="https://www.curetoday.com/articles/fda-approves-kymriah-for-pediatric-and-young-adult-all">https://www.curetoday.com/articles/fda-approves-kymriah-for-pediatric-and-young-adult-all</a><br />
<br />
Blood journal'da, bu tedaviden bahsedilmediğini görmek beni şaşırttı. Ama ben sonuçta mühendisim, doktor değilim. Benden bu kadar 😉<br />
<br />
-------------------------------------------------------------------<br />
<br />
<b><span style="color: red;">Aşağıdaki kısım Sayın Mehmet M. Akyol'un katkısıdır. Kendisine teşekkür ediyorum:</span></b><br />
<b><span style="color: red;"><br /></span></b>
-------------------------------------------------------------------<br />
<b><span style="color: blue;"><br /></span></b>
<br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><b>2018 Öncesi İyi Haberler</b></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">2017’I iyi haberler ile kapatalım diye, CAR-T-hücre terapi olarak bilinen ilk olarak lösemi hastalarında denenen ve şimdilerde myeloma hastaları için de denenen ve daha önce Ümit beyin bizlerle paylaştığı devrimsel olan tedavi hakkında, son makalelerin linkleri sizin için derledim. İngilizce olanların başlıklarını sizin için özet olarak çevirdim. Şimdi beklenti; Tedavinin ucuzlayarak yayılması ve tabii bizler için Türkiye’ye gelmesidir. </span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Öncelikte Türkiye’den güzel bir haber. 2018’de bu terapinin Türkiye denemeleri başlayacakmış. Bakanlıktan onay aşamasındaymışlar. Haber 13 Kasım 2017 tarihli :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<a href="http://www.labmedya.com/turk-kanser-ilaci-icin-dugmeye-basildi" target="_blank">http://www.labmedya.com/turk-kanser-ilaci-icin-dugmeye-basildi</a><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">İkinci olarak bu tedaviyi Türkçe olarak anlatan bir makale :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="https://www.academia.edu/25658109/Ki%C5%9Fiye_%C3%96zel_Modern_Kanser_Tedavisi_Geneti%C4%9Fi_De%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F_CAR-T_H%C3%BCcre_Terapisi?auto=download">https://www.academia.edu/25658109/Ki%C5%9Fiye_%C3%96zel_Modern_Kanser_Tedavisi_Geneti%C4%9Fi_De%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F_CAR-T_H%C3%BCcre_Terapisi?auto=download</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Üçüncüsü bu terapinin iyileşme oranlarını anlatan bir makale. Tarihi 5 Haziran 2017. Özeti ve linki şu şekilde :</span><br />
<i><br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">“CAR T-hücre terapisi, multiple myeloma’u kalıcı remisyona sokuyor. İlk faz denemelerde, yeni tip immunoterapi olan CAR T-hücre tedavisi, 35 hastanın 33’ünde (%94) klinik olarak remisyon sağladı. Üstelik hastaların çoğunluğunda, yan etkiler sadece hafif. Tedavisi yapılan 35 hasta, hastalığı tekrarlamış yada tedavilere cevap vermeyen gruptan. CAR T-hücre terapisinin ilk iyileşme belirtileri, 10 gün içinde başladı ve iki ay içinde, 33 hasta %100 remisyona ulaştı (tam cevap veya çok iyi kısmı cevap). Bundan sonra ilk hedef, tedaviden faydalanan ve 35 olan hasta sayısının 4 farklı hastanede 100’e çıkarmak ve bir sonraki adımda da bu tedaviyi hastalık teşhisi yeni konmuş hastalarda denemektir. “</span></i><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="https://www.asco.org/about-asco/press-center/news-releases/car-t-cell-therapy-sends-multiple-myeloma-lasting-remission">https://www.asco.org/about-asco/press-center/news-releases/car-t-cell-therapy-sends-multiple-myeloma-lasting-remission</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Dördüncü makale bir üsteki klinik tedavi deneyinin uzun süreli sonucunu anlatan ve 10 Aralık 2017 itibari ile güncel sonuçlarını paylaşan bir yazı. Sonuçlar inanın harika!</span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><i>“35 hastanın 33’u 2 ay içinde tam remisyona girdi. Kalan 2 hasta ise, tumor seviyesinde iyileşme sağladı. 35 hastanın 19’u, ilerleyen süreçtede en az 4 ay daha takip edildi. Takip edilen bu hastaların 14’ünde, tedaviye cevap, zamanla sıkı tam cevaba (sCR – ulaşılabilecek en iyi cevap) döndü. Yapılan kemik iliği biyopsisinde ve tüm marker testlerde hastalığın herhangi bir izine rastlanamadı. Ayrıca, bu 14 hastanın 5’I bir sene daha takip edildi ve bir senenin sonunda, bu hastalarda halen herhangi bir hastalık belirtisi gözlenmedi.” </i></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<a href="https://www.cancer.gov/news-events/cancer-currents-blog/2017/car-t-cell-multiple-myeloma" target="_blank">https://www.cancer.gov/news-events/cancer-currents-blog/2017/car-t-cell-multiple-myeloma</a><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Beşincisi, Amerika’da BluebirdBio isimli firmanın öncülük ettiği, bb21217 adı ile denenen CAR T-hücre deney tedavilerini anlatan bir yazı. Tarihi 5 Ekim 2017. Yazının en vurucu olan sonuç cümlesini çevirdim :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><i><b>“Tarihsel olarak iyileştirilemez ve agresif olan multiple myeloma hastalığının tedavisinde, bb21217 ile derin ve sağlam sonuçlar elde ettik.”</b></i></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="https://myelomaresearchnews.com/2017/10/09/first-multiple-myeloma-patient-in-study-treated-with-new-car-t-cell-therapy-bb21217/">https://myelomaresearchnews.com/2017/10/09/first-multiple-myeloma-patient-in-study-treated-with-new-car-t-cell-therapy-bb21217/</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Tedavi sonuçları ile ilgili firmanın basın açıklamasını firmanın sitesinde buldum. Sonuçlar cidden etkileyici :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="http://investor.bluebirdbio.com/news-releases/news-release-details/bluebird-bio-and-celgene-corporation-announce-updated-clinical">http://investor.bluebirdbio.com/news-releases/news-release-details/bluebird-bio-and-celgene-corporation-announce-updated-clinical</a></span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Altıncı ve sonucu ise yukarıda klinik sonuçları açıklanan bb2121’ın FDA (Amerikan Gıdı ve İlaç İdaresi) tarafından hastalar için kullanımının onaylandığını açıklayıp, bu ilaç ile tedavisi yapılan ve yukarıda basın açıklamasında detayları yer alan 21 hastanın sonuçlarını özet olarak paylaşmış :</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Deneysel tedavi ile seçilen hastaların daha önce en az 3 kez Velcade (proteasome inhibitor ) yada Revlimid (immunomodulator) tipi ilaçlar ile tedavi almış olması yada en az iki kez diğer tedavilere cevap vermemiş olması şartı aranmıştır. Bu 21 hastanın önceki tedavi profile şu şekildedir; Tamamı daha önce otolog kök hücre nakli olmuş ve daha önce ortalama 7 (3-14) farklı tedavi olmuşlardır. Bu hastaların ortalama yaşı 58 ve erkek olanların oranı %62’dir. Hastaların 3’de 2’si yüksek riskli hasta profilindedir. Tedavisi yapılan hastaların ilk cevaplarının %75’I çok iyi kısmı yanıt, %27’si ise tam cevap şeklinde olmuştur. Tedaviye ilk cevap ortalama 31 günde gerçekleşmiş, en iyi sonuçların alınmasının ortalama süreci 50.5 gün olmuştur. Ciddi nörotoksin yan etkiler gözlenmemiş, diğer yan etkiler hafif olup gerekli durumda steroid tipi ilaçlar uygulanmıştır.</span><br />
<br style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><a href="http://www.onclive.com/web-exclusives/fda-grants-bcma-car-tcell-therapy-breakthrough-designation-in-myeloma">http://www.onclive.com/web-exclusives/fda-grants-bcma-car-tcell-therapy-breakthrough-designation-in-myeloma</a></span><br />
<span style="background-color: white; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: white;"><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Ben CAR T-hücre terapisini 1 yıldır yabancı kaynaklardan takip ediyorum. 1 yılda o kadar hızlı yol aldı ki, inanılmaz! Adımları şöyle idi :</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">1. Ben öğrendiğimde diğer kan kanserleri için insanlar üzerinde testlere başlamışlardı.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">2. Testler başarılı oldu.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">3. multiple myeloma için bu testler başladı. </span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">4. Testler başarılı oldu.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">5. Test terapileri yavaş yavaş ticarileşmeye başladı ve FDA (amerikan gıda ve ilaç dairesi) 'den ilk onayları aldılar - Ki bu çok ciddi bir yol.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">6. Şimdi Çin/ABD gibi ülkelerin hastanelerinde bu çözümü hastalığı tekrarlayan ve başka ilaçlara yanıt vermeyen hastalara uyguluyorlar.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">7. 6. adım sonuçları başarılı olduğu için; Şimdi ilk defa mm teşhisi konanlara bu tedaviyi uygulayacaklarmış.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">8. Bu tedavinin Türkiye'de birileri tarafından sahiplenmesi - Bu oldu ve çok önemli bir adım.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">9. Bu tedavinin testlerinin Bakanlıktan onay alması - Bu da gerçekleşti. </span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Bu kadar adım son bir yılda oldu. Şimdi bu tedavinin bizlere ulaşması için yaygınlaşması, ucuzlaması ve Türkiye testlerinin başarılı olup hastanelerde uygulanmaya başlaması kaldı. Sanırım bunlarda kısa zamanda gerçekleşecektir. </span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">İçinizdeki sese güvenin. Bu hastalığın en büyük destek tedavisi; Korkusuz ve endişesiz olmak, sevgi ve inanç (her neye inanıyorsanız) taşımak.</span><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><br style="font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;" /><span style="font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Sevgiler, saygılar...</span></span><br />
<span style="background-color: #eeeeee; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<span style="background-color: #eeeeee; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;">Mehmet M. Akyol</span><br />
<span style="background-color: #eeeeee; font-family: "verdana" , "geneva" , sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com6tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-58686118978943945562017-10-29T19:19:00.001+02:002018-07-03T21:00:06.657+03:00Beslenmenin önemiMyeloma tedavisinde beslenmenin öneminden sıklıkla bahsediyorum.Fakat bunlar farklı yazıların içinde bölük pörçük kaldı. Biraz toparlasak iyi olur.<br />
<br />
<b>İyileşmek istiyorsanız şunları yemeli – içmelisiniz:</b><br />
<br />
Doğal gıdalar. Doğal gıda derken neyi kastediyorum: Tarım ilacına boğulmamış meyve ve sebzeleri tabi ki. Maalesef artık bulmak zor ya da pahalı. Fakat mümkünse bildiğiniz yerlerden getirtin. (Tereyağı, süt mesela). Biliyorum pahalı ama bir süre organik gıda sertifikası olan ürünleri alsanız iyi olur. Özellikle ağır tedaviler görme aşamasında.<br />
<br />
Kendi yaptığınız ekşi mayalı ekmek. Ununu, yerli tohumdan çekilmiş almalısınız. İnternette bulursunuz. Adresinize gönderiyorlar, pahalı değil. Ekşi mayayı bulamazsanız, kendiniz de yapabilirsiniz. İlk başlarda tıkız olabilir, vazgeçmeyin. Zamanla öğreneceksiniz. Ekmeklerin ne kadar doyurucu ve güzel olduğunu görüp şaşacaksınız. Ve fırın ekmeklerini yiyemeyeceksiniz. Ekmek birkaç gün geçtiğinde kendiliğinden küflenecektir. Küflü ekmek yemeyin tabi ki ama bu iyiye işaret.<br />
<br />
Kendi yaptığınız yoğurt. Mayanız yoksa, ilk tencereyi probiyotik yoğurtla mayalayabilirsiniz. Sonra, bir sonrakinin mayası olacaktır. Mandıra sütü bulmanız gerekecek. (Kaynatın tabi ki).<br />
<br />
Kemoterapi esnasında ASLA değil, ama iyileştikten sonra kendi yaptığınız kefir iyidir. Yalnız yoğun miktarda faydalı bakteri içerdiğini bilin. Turşu ve boza da öyle. Bunlar bağırsakların bozulan düzenini yerine koyar. İshallerden sonra gereklidir. (ya da ilaç alınır).<br />
<br />
Paça çorbası. Çok besleyici ve kemikleri güçlendiricidir. Kışın güzel olur. Ama evde kendiniz yapın.<br />
Tamamen temizlenmiş paça almanız lazım. Bazıları yarı temizlenmiş oluyor, uzak durun.<br />
<br />
Et içeren tencere yemekleri. Fakat eti abartmayın. Fazla et de kanseri besleyen bir şey. Ama vücudun hayvansal proteine ihtiyacı var. (Yoğurdu bol tüketin).<br />
<br />
Bol zeytinyağı. Yemeklerinizi zeytinyağı ile yapın.<br />
<br />
Bol balık yiyin. Ama deniz balığı olsun. (Çiftlik balığı değil). Yağlı balıklar daha besleyicidir. Ama kızartmayın. Fırında yapın.<br />
<br />
<b>Bunlardan uzak durun:</b><br />
<br />
Sigara ve içki. (Sigara kesinlikle yok, içki minimum miktarda ve bira gibi ağır olmayan içkiler. O da iyileştikten sonra.)<br />
<br />
Şeker. Şeker kanseri besler. Hatta kanser yeterli şeker bulamaz ise, proteinden (etten) şeker yapmanın yoluna bile bakıyor. Tamamen kesemeseniz de, azaltın. (Sadece pancar şekeri). Ekmeğin de (karbonhidratlar) şeker olduğunu bilmelisiniz. Un ürünlerini azaltın.<br />
<br />
Tuz, özellikle kortizon alırken çok zararlıdır. İyisi mi, azaltın.<br />
<br />
Uzun süre dayanacak şekilde proses edilmiş et ürünlerini almayın, yemeyin. (Sosis, salam, sucuk.. vb.) İçlerinde bakteri üremesin diye aşırı miktarda koruyucu var. Sucuğu bildiğiniz bir kasap içine koruyucu doldurmadan yapıyorsa, ne ala…<br />
<br />
Renkli ya da değil, kola, gazoz vb. meşrubatlar. (Meyveli sodalar da içilmemeli)<br />
<br />
Yapay tatlandırıcılarla yapılmış her şey. (Yiyecek ya da içecek).<br />
<br />
Cicili bicili ambalajlarda satılan her türlü gıda ürünü. (Cipsler, bisküviler..vb.) bunların içinde ciddi miktarda koruyucu madde var.<br />
<br />
Genetiği değiştirilmiş ürünler. Artık maalesef ülkemizde denetim hak getire. (Bırakın denetimi, neredeyse yerli tohum barındırmak suç haline geldi). Hemen hemen tüm tohumlar GDO’lu. Özellikle mısır, buğday ve pirinç. Bunlardan uzak durun. Yerli tohumları araştırın. Anadoluda yerli tohumları korumaya ve çoğaltmaya çalışan, bunlardan üretim yapan işletmeler var. İnternetten onları bulup, sipariş verebilirsiniz. Hem de destek olmalısınız ki yerli tohumlar yaşasın.<br />
<br />
Makarnalar da bu GDO'lu buğdaylarla yapılıyor. Dikkat edin.<br />
<br />
Margarin. Asla yemeyin.<br />
<br />
Aluminyum tencerelerden kesinlikle uzak durmalısınız. Emaye tencereleri de pek tercih etmeyin. Çelik tencere kullanın. Cam da sağlıklıdır. Plastik kapları da tercih etmeyin.<br />
<br />
Kızartmalar. Az miktarda ve iyileştikten sonra.<br />
<br />
Mikrodalga fırın asla kullanmayın. Eve sokmayın.<br />
<br />
Bolca ilaçlanan meyveler. Özellikle üzüm. Elma, armut gibi meyvelerin kabuklarını yemeyin. Benim bünyem artık hızla kızararak tepki veriyor, oradan anlıyorum.<br />
<br />
İçinde aluminyum olan deodorantları kullanmayın.<br />
<br />
<br />
Ve diğer önemli bir konu:<br />
<br />
Negatif insanlardan ve konulardan uzak durmaya çalışın. Stress düşmanınızdır. Yaşama arzunuzu kaybetmemeniz, iyileşmeyi arzu etmeniz lazım. Eğer burada yazdıklarımı da uygularsanız hızla iyileştiğinizi göreceksiniz.<br />
<br />
Unutmayın: İlk şart iyileşmeyi arzulamak. Yoksa, ne yapsanız boş, ne isterseniz onu yiyin.<br />
<br />
<br />
NOT: Bu GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) konusu, tüm dünyada kanser patlamasına yol açtı. Buna rağmen çok uluslu şirketler, bu kadar insanı beslemek imkansız argümanına dayanarak bunu dünyaya dayatıyorlar. Yukarıda anlattıklarım sadece sizin için değil, tüm sevdikleriniz için geçerli. Siz dikkat edin ama çevrenize de bunları anlatın. Kanser inanılmaz bir hızla yayılıyor ve bu da işlerine geliyor.<br />
<br />
<br />
Biliyorum, katkıda bulunmayı pek sevmiyorsunuz. Ama sizin de önerileriniz olabilir. Olmalı değil mi. Hiç yaşadığınız, öğrendiğiniz bir şeyler yok mu? Yazın da hepimiz öğrenelim.<br />
<br />
Herkese sağlıklı bir kış diliyorum. Hasta olmamaya dikkat edin.<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-75281913943013883182017-06-24T00:25:00.001+03:002018-07-03T20:15:37.009+03:00Şeker / Ramazan bayramınız kutlu olsunÇocukluğumun bayramlarını çok özlüyorum...<br />
<br />
İnsanların bu kadar hırs ve sinir küpü olmadığı bayramları...<br />
<br />
Herkesin pek bir süslendiği, kendine özendiği, ailelerin bir araya geldiği, akşam sofralarında eğlendiği bayramları...<br />
<br />
Yaşlıların pek bir saygı gördüğü, limon kolonyalı mendillerin ve lokumların çocuklar için hazırlandığı mis kokulu bayramları...<br />
<br />
Şimdi halimize bakın... Herkes delirmiş gibi para, güç ya da gösteriş - israf peşinde. Herkes birilerine diş biliyor....<br />
<br />
Oysa myeloma ile boğuşanlar hayatın ne kadar kıymetli, ne kadar kırılgan olduğunu bilirler değil mi?<br />
<br />
Bizi bu duruma siyaset esnafı ve din tüccarları getirdi... Hem ceplerini doldurdular, hem aynı kaderi paylaşan kardeşleri birbirine düşman ettiler, hem de bu ülkeyi kapitalizmin kölesi, sömürgesi yaptılar.<br />
<br />
Dolayısıyla, tıpkı kavunun çürük tarafını ayırır gibi, onları itinayla bir kenara ayırıyorum.<br />
<br />
Ve geride kalan tüm samimi inançlı kardeşlerimin ramazan - şeker bayramını yürekten kutluyorum. Allah'ın bize sağlıklı, mutlu günler nasip etmesini, yardım etmesini diliyorum.<br />
<br />
Bu karanlık dönemin bitmesini, eski huzurlu günlerimize dönmeyi, kimsenin kimseye ilişmediği, taciz etmediği, inancını gönül huzuruyla yaşayabildiği günlere dönmeyi Allah'dan niyaz ediyorum.<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-36214521209555127752017-06-13T01:41:00.000+03:002018-07-03T20:15:34.040+03:00Myeloma için yeni tedaviler: T CELL (T hücre) ve Kontrol İnhibütörleriMadem sordunuz, ben de T Cell (T Hücre) tedavisi ne durumda, bir göz atayım dedim. Gerçekten büyük ilerlemeler varmış.<br />
<br />
Fakat onları anlatmadan önce bazı bilgiler vermekte fayda var. Bu güne kadar kanser tedavisinde (tabi ki bu myeloma için de geçerli) hep semptomları, yani ortaya çıkan sonuçları, hasarı durdurmaya ve tedavi etmeye yönelik bir çaba olagelmiştir. Zira kanser, tahminlerinizin çok ötesinde "zeki" bir düşman. Kanser bir hücreyi ele geçirdiğinde, öncelikle hücrenin genetik yapısını ele geçiriyor ve kendini ölümsüz kılıyor. (Evet, bu doğru). Sonrasında, hücreye kendini (yani kanserli hücreleri) hızla ve sınırsız sayıda kopyalaması emrini veriyor. Ve bunlara ek olarak, vücudun bağışıklık (savunma hücreleri) kendine saldırmasın diye çeşitli gizlenme yöntemleri geliştiriyor. Bu gizlenme yönteminin başında da, savunma hücresi onu araştırmaya geldiğinde, kendinin ASLA bir kanser hücresi değil, aksine pek bir düzgün hücre (pamuk helva?) olduğuna ikna edecek bazı kamuflaj malzemeleri (kimyasallar) kullanması geliyor.<br />
<br />
Nedense aklıma bizim siyaset geldi….<br />
<br />
Her neyse. Bu şeytani zeka ile baş edebilmek için, bilimin uzun bir süre sabretmesi gerekti. 2015 yılı sonunda, sayın Aziz Sancar'a neden Nobel ödülü verdiler biliyor musunuz? (Boşuna vikipedi'den bakarım diye düşünmeyin, vikipediye erişim yasaklandı, ben söyleyeyim). "Kanserle mücadelede DNA onarımı" konulu çalışmalarından dolayı. Ben kendi ağzından açıklamasını dinlemiştim; Adam, yaptığı işin büyüklüğünü iki cümlede özetleyiverdi. Hatırladığım kadarı ile dedi ki: "<i>Yakın zamana kadar, biz çok etkili elektronik mikroskoplar geliştirmiştik, fakat bunlarla hücrenin içine baktığımızda, hücre ölüyordu. Biz hücreyi öldürmeden içinde ne olup bitiyor, bakmayı başardık.</i>"<br />
<br />
Bu kadar kompleks konuları bu kadar basit anlatıvermek sadece çok zeki adamların harcıdır.<br />
<br />
Dolayısıyla, yaptığınız işlerin hücrede nelere yol açtığını, işleyişini nasıl değiştirdiğini gözleyebilmek, ancak birkaç yıldan beridir mümkün. Bunu bir kenara yazalım.<br />
<br />
Tabi asıl inanılmaz gelişmeler epigenetik konusunda oluyor. Nedir epigenetik? Fazla detaya girmeden anlatmaya çalışayım: Her bir hücremizde 20,000 den fazla gen var. Her biri kendi içinde bir dizi bilgi taşıyor. Bunları uzuuun barkodlar gibi düşünebilirsiniz. İşte bu kodlar, hücrenin nasıl davranacağını net olarak belirliyor. Hücre bu kod da ona belirtilen direktifler doğrultusunda faaliyette bulunuyor, kimyasallar salgılıyor. Biz de bunların toplamı olarak görünüyor ve davranıyoruz... Yaşıyoruz yani.<br />
<br />
Fakat, aynı insan toplumlarında olduğu gibi, gen toplumlarında da bütün genler eşit değil. Bazıları "daha eşit". Bazı genler (epigenetik kontrolünden sorumlu olan genler, bir başka deyişle kontrol odası) diğer genleri açıp - kapatarak bazı özellikleri devreye alıyor ya da susturuyor. Örneğin, kimimizi esmer, kimimizi sarışın yapıyor. Bazılarını uzun boylu, kimisini kısa yapıyor…vb. Kullanılmayacak genleri susturuyor. Ya da bazılarını daha aktif yapıyor. Ve bu kontrolcü genler, kalıtım yolu ile yeni kuşaklara da aktarılıyor. Bazı özellikleri atalarımızdan alıyoruz. Örneğin, huylarımız babamıza değil ama dedemize benzeyebiliyor. Ya da bizim seçimlerimiz, yaşadığımız çevre, hayat şartları, gen yapımızı değiştiriyor ve bunu çocuklarımıza aktarıyoruz.<br />
<br />
O halde, içimizde yaşayan ve bizi (bedenimizi) geçici - taşıyıcı olarak kullanan ölümsüz bir varlıktan söz edebilir miyiz sizce? Ne dersiniz.<br />
<br />
Kanser de işte bu kontrolcü genleri (yönetimi?) ele geçirip, kendini ölümsüz kılabilen akıllı bir varlık.<br />
Bilim, gen araştırmalarının (genetik biliminin) gelişmesi ile bu karmaşık yapıyı yeni yeni çözebildi ve dünyanın uygar ülkelerinde kilise yapma yarışı değil, ama epigenetik yapıları çözme yarışı var. Neden? Şimdi anlayacaksınız:<br />
<br />
Kanser nasıl genlerin kontrolünü başarıyor ise, biz de başarabilir miyiz? Soru bu. Örneğin, bağışıklık hücrelerinin aldatılmamasını sağlayabilir miyiz? Bağışıklık hücremiz nasıl anlayabilecek onun sahtekar bir kanser hücresi olduğunu?<br />
<br />
Bunu yapabilmek için iki yeni yöntem var:<br />
<br />
1- Kontrol inhibütörleri (yeni tür ilaçlar)<br />
2- Özel eğitimli savaşçı hücreler (T hücreler)<br />
<br />
Bu iki yöntem de bu gün kullanılan tedavilerden çok farklı. Bu gün kullanılan ilaçlar, kanserli olan - olmayan hücre ayrımını iyi yapamıyor. Dolayısıyla ortalığı yakıp yıkıyor. Kurunun yanında, yaş da yandığından, bedenimiz büyük hasar görüyor. Biz de tedavi mi oluyoruz, sopa mı yiyoruz anlayamıyoruz. Ciddi yan etkilerle uğraştığımız gibi, asıl düşman hiçbir zaman tam olarak yok edilemiyor. Tüm ümidimiz bir ateşkes. O da ne kadar sürer? Belli değil.<br />
<br />
Oysa yeni ilaçların, tedavilerin amacı diğer hücrelere zarar vermeden sadece kanserli hücreleri yok etmek. Bu hem etkiyi çok arttırıyor, hem de yan etkileri minimize ediyor.<br />
<br />
<b>1- Kontrol inhibütörleri (yeni tür ilaçlar)</b><br />
<br />
İlk yöntemde (kontrol inhibütörleri), kanserin sahtekarlığını önleme çabası söz konusu. Örneğin, aşağıdaki figürlerde görüldüğü gibi, bağışıklık hücresi (bizim asker) kanser hücresine gelip kimlik ya da şifre soruyor. Kanser hücrelerinin kullandığı birkaç şifre var, bunlara tabi ki şifre değil, protein deniyor. (şifreyi ben uyduruyorum). Örneğin PD-1/PD-L1 ve CTLA-4/B7-1/B7-2 proteinleri bunlardan bazıları. Bağışıklık hücresi sorguya geldiğinde, kanser hücresi ona PD-L1 proteinini gösteriyor. Bağışıklık hücresi de elindeki PD-1 proteinini çıkarıyor. Bu ikisi, mükemmelen birbirine tamamlandığından (bir el sıkışma gibi düşünebiliriz), bağışıklık hücresi dönüp gidiyor. Peki göremezse? Kanser hücresini perişan ediyor, parçalara ayırıyor.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-8PjcWOeCj8U/WT8WLK4OdqI/AAAAAAAADzQ/Wgo0bywJaGIWjqXv_ProGdzK6-j1NAqTgCLcB/s1600/t_cell.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="457" data-original-width="571" height="256" src="https://4.bp.blogspot.com/-8PjcWOeCj8U/WT8WLK4OdqI/AAAAAAAADzQ/Wgo0bywJaGIWjqXv_ProGdzK6-j1NAqTgCLcB/s320/t_cell.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Bu durumda bir ilaç yapsam ve hem kanser hücresinin proteinini (PD-L1) hem de bağışıklık hücresinin proteinini (PD-1) geçersiz kılsam? Ne olur? Bu el sıkışma olmaz. Sonuç da, kanser hücresi için kötü olur.<br />
<br />
Peki var mı böyle ilaçlar? Artık var. Uzun yıllardır deneme safhasındaydı ama artık yavaş yavaş piyasaya çıkmaya başladılar. Belki biliyorsunuz, bu işlerde patron Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA). İlacın piyasada görünmesi için onun onayı şart ve o da kolay kolay onay vermiyor. İlacın yan etkilerinin yeteri sayıda denekte denenmiş olması, belli bir başarı oranını yakalamış olması ve yan etkilerinin tolere edilebilir ya da tedavi edilebilir olması gözetiliyor. Bu nedenle bu izinleri almak yıllar sürebiliyor.<br />
<br />
Sözün kısası FDA yakın zamanda melanoma, lenfoma, akciğer kanseri ve mesane kanserinin de aralarında olduğu bir dizi kanser türü için bazı ilaçları onayladı. Hatta FDA bu mayıs ayı içinde, Keytruda ( pemrolizumab) isimli bir ilaca da onay verdi ki, bu ilaç kanser türünden bağımsız olarak, çocuklarda ve yetişkinlerde, genetik bozukluğa bağlı olan tümörlerin tedavisi için kullanılacak. İlaç firmaları arasında bu konuda bir yarış var.<br />
<br />
Tabi ki myeloma için de, hangi proteinlerin etkin olduğu ortaya çıkacak ve yeni ilaçlar gelecektir. Buna şüphe yok. Asıl sorun (mekanizmanın nasıl çalıştığının anlaşılması) aşıldı ve bu aşamada Aziz Sancarın mikroskobu da büyük rol oynadı.<br />
<br />
<b>2- Özel eğitimli savaşçı hücreler (T hücreler)</b><br />
<br />
Burada tamamen farklı bir mantık var. T hücreleri, sizin bağışıklık hücreleriniz. Sizin kanınızdan ayıklanarak alınıyor, gen yapıları ile oynanıyor. Ona yeni savaş taktikleri, komutlar yükleniyor ve bu prototipten milyonlarcası (bir ordu) üretiliyor. Sonra… Kana geri veriliyor. Ve savaş başlıyor.<br />
<br />
Peki var mı böyle tedaviler? Var. Son olarak iki farklı firma FDA'dan onay aldı. Biri lenfoma diğeri de lösemi için. Myeloma için olan çalışmalar henüz klinik seviyede, yani ilaç olarak piyasaya çıkmadı ama denenmekte. Örneğin myeloma testleri için, aşağıdaki resimde aynı hastanın tedavi öncesi ve sonrası PET Scan görüntüleri var. Sonuç inanılmaz görünüyor. Myeloma önemli ölçüde temizlenmiş… Çoğu hastada başarılı sonuç alınmış ve hastalık "tam baskılama - complete remission" seviyesine çekilmiş. Yine de sonuçların iyileştirilmesi için çalışıyorlarmış .<br />
<br />
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-QoHKtVncbkU/WT8WLIq6YMI/AAAAAAAADzM/LKz6SzDxYoA6RssxPGExIYmEvfyHKv4CACLcB/s1600/PET-BCMA-CART-article.__v10023421.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="490" data-original-width="600" height="261" src="https://2.bp.blogspot.com/-QoHKtVncbkU/WT8WLIq6YMI/AAAAAAAADzM/LKz6SzDxYoA6RssxPGExIYmEvfyHKv4CACLcB/s320/PET-BCMA-CART-article.__v10023421.jpg" width="320" /></a>Bu aslında çok zor ve riskli bir iş. Bu agresif orduyu kontrol altında tutmak, sadece kanser hücrelerine saldırtmak çok çok hassas bir gen programlaması gerektiriyor. Bu da ileri teknoloji ve bilgi demek. Genlere doğrudan müdahale etmek nelere yol açar? Unutmayalım ki, şempanze ile insan arasındaki gen farklılığı %2. Öhöm.. bilmem anlatabildim mi? Genlerle oynamak çok ciddi sonuçlara yol açabiliyor ve daha kötüsü arızalar hemen değil, zaman içinde ortaya çıkabiliyor. Yine de bu tedavi hastalığa kesin çözüm gibi görünüyor.<br />
<br />
Aynı "ayarlamaların" hücre ömrünü uzatmak, hatta ölümsüz kılmak için yapılabileceğini belirtmeme gerek var mı? Zaten çok yakında, spesifik bir organı hızla tedavi eden (örneğin göz, böbrek), ya da yaşlanmayı yavaşlatan - durduran - hatta geri çeviren (gençleştiren), zekayı arttıran ilaçların gelmesi bekleniyor. Evet, bu gerçek, şakası yok.<br />
<br />
Şüphesiz bunlar çok maliyetli çalışmalar ve sonuçları öncelikle zenginlerin kullanımına sunulacaktır. Amerika'nın en zengin adamları kurdukları gen araştırma şirketlerinde bu konuya yoğunlaşmış durumdalar ve inanılmaz paralar harcıyorlar. İlaçları da ucuz olmayacaktır. Fakat zaman içinde, ilk yatırım maliyetleri çıkarıldıktan ve rekabet ortamı sağlandıktan sonra, bu ilaçların ucuzlaşması beklenebilir. Ölümsüzlük iksiri kapının ardında yani.<br />
<br />
Şahsi kanaatim bir beş yıl içinde myelomanın yenileceği ama başlangıçta bu tedavilerin çok pahalı olacağı şeklinde. Yine de bir kanser hastasının devlete olan maliyeti göz önüne alındığında, devlet tedavi masrafını göze alabilir. (Mali açıdan daha akıllıca olabilir). Oysa gönül bu araştırmaların ülkemizde, üniversitelerimizde, devlet destekli kurumlarımızda yapılmasını arzu ediyor. Rusya, Hindistan, Küba'da olduğu gibi.<br />
<br />
Bazılarınız diyebilir ki, "her seferinde beş yıl diyorsun, gelmedi şu beş yıl..". Hayır geldi aslında. Diğer ilaçlardan, tedavilerden sonuç alamamış, ağır durumdaki hastalar bu tedavileri alıyor şu anda Amerika'da. Üstelik sadece Amerika da değil, Çin'de de benzer araştırmalar var. Aynı bilgi ve teknoloji düzeyindeler. Kimbilir benim bilmediğim ne çok laboratuvar, araştırma enstitüsü var çeşitli ülkelerde. Kimse boş oturmuyor. Birer ikişer çalışmaların sonucu ilaca, tedaviye dönüşmeye başlıyor.<br />
<br />
Eloğlu, iki önemli problemle (ortalama yaşam süresinin aşırı uzaması ve robot teknolojisinin iş gücüne katılması) nasıl baş edeceğini düşünüyor. Yakın gelecekte meslekler, iş yapma şekilleri, eğitim radikal şekilde değişecek. Aslının fonksiyonlarını aynen yerine getiren yapay organlar kullanmaya başlayacağız. Ağrıyan diz eklemlerimizi , polikarbon diz eklemleri ile değiştirip, iflas eden böbreğimiz yerine kendi kök hücrelerimizden laboratuvarda büyütülen yeni böbreği takdırabileceğiz örneğin. Şimdi masal gibi gelen tüm bu gelişmeler bir kaç yıl içinde hayatımıza girecek.<br />
<br />
İşin acı yanı şu: Biz bu bilgi ve teknolojilerin üreticisi değil, müşterisi konumunda olacağız. Gittikçe bozduğumuz eğitim sistemimizle, okullarımızla uygar dünyadan daha da dışlanacağız. Fizik, matematik, kimya, biyokimya, quantum fiziği, quantum biyoloji, astronomi, gen bilimi, mantık, felsefe... Bu kavramlara zaten yakın değildik, artan bir hızla da uzaklaşıyoruz. Hala zeytinlikleri kesip maden çıkarırsak kalkınırız diye düşünenler var. (Ya da başka hesaplar var). O kadar uzağız ki medeniyetten, medeni dünyadan... Bedelini çok ağır ödeyeceğiz... Neyse… Burada sussam iyi olacak galiba.<br />
<br />
İşte T-Cell işi böyle. İngilizce bilenler, faydalandığım sitelere göz atabilir:<br />
<br />
<br />
Kaynaklar:<br />
https://www.cancer.gov/news-events/cancer-currents-blog/2017/car-t-cell-multiple-myeloma<br />
<br />
https://www.cancer.gov/Common/PopUps/popDefinition.aspx?id=CDR0000772606&version=Patient&language=English<br />
<br />
https://www.whatisepigenetics.com/what-is-epigenetics/<br />
<br />
http://www.asco.org/about-asco/press-center/news-releases/car-t-cell-therapy-sends-multiple-myeloma-lasting-remission<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com11tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-75803615797810511372017-06-07T19:08:00.001+03:002018-07-03T20:15:37.069+03:00Yaz için tavsiyeler<br />
Değerli dostlar. Yaza girerken size bazı tavsiyelerde bulunayım dedim. Bunları sağdan soldan öğrenip ahkam kesmek için yazmadım. Ben bizzat uygulamaya çalışıyorum ve çok faydalı olduğunu düşünüyorum.<br />
<br />
1- Derinize sinek kovucu ilaçlar sürmeyin ve yatarken sinek kovan tabletler kullanmayın. Bunlar tarım ilaçlarında bulunan kimyasalları içeriyor. Derinizden emilecek ya da solunum yoluyla vücudunuza girecek ve emin olun başınıza bela olacaklardır. Bunun yerine eşim bedene sürmek için: 1 bardak su içine 5 damla limon yağı + 10 damla nane yağı koyarak bir karışım yaptı. İlk denemede en az 3-5 sivrisinek sokması ile geçecek gecede 1 şişlenme ile atlattık. Şans mı, işe yarıyor mu bilmiyorum, göreceğiz. Şimdi bunu sprey şeklinde püskürtmek için bir plastik şişe arıyoruz. (Bu zor olmasa gerek). Bir başka formül daha varmış: Herhangi bir krem içine lavanta yağı ekleyip vücuda sürmek. Bunu henüz denemedik.<br />
<br />
Yatarken sivrisinekten korunmak için de, sivrilerin geldiği yolların üzerine okaliptüs yağı konulan küçük tablalar (küçük kül tablası, çay tabağı ya da biten mumların aluminyum kapları gibi… yada her neyse işte) bırakmak ve 1 bardak üzüm sirkesi bırakmak öneriliyor. Bunları deneyeceğiz. Bir diğer öneri de elektrikli tablet yuvalarına her gece aynı sivrisinek tableti koyar gibi (onun yerine) bir zakkum yaprağı koymak. Bunu da henüz denemedik. Son birkaç senedir açık havada otururken ortadan kestiğimiz limona karanfil saplıyor yakınımıza koyuyoruz. Tam önlemese bile faydası olduğunu düşünüyoruz. Burada bahsedilen yağların hepsi aktarlarda satılıyor ve bu tabletlerden çok daha ucuz.<br />
<br />
Tüm bunları bilmenize rağmen, yavaş yavaş zehirlenmeye razı iseniz ve paranız bolsa, ve gece tablet koyarak sinekten korunacaksanız, sinek kovma tabletleri ya da sıvıları yatarken başınıza çok yakın durmasın bari. Bunlar prize takılı iken cam aralık kalmalı. (Camda sineklik olmalı tabi ki).<br />
<br />
Ara sıra beni yiyen sivrisineğin bol Talidomid'li kan ile ne yaptığını da merak etmiyor değilim doğrusu. Gözlemim şu ki, duvarda öylece hareket edemeden kalıyorlar.<br />
<br />
2- Benzer şekilde artık sebze ve meyvelerin çoğu ÇOK FAZLA tarım ilacı içeriyor. Bizzat şahidim, tarlalar gereksiz yere, aşırı miktarda ilaçlanıyor. Hiçbir kontrol de yok. Abim ziraatçidir, o hep söyler; "Aşırı ilaçlamada tarım ilaçları bitkinin içine, köküne, her zerresine girer, yıkamakla da kurtulamazsınız." der. Belki bir nebze faydası olur, pazarda halden gelen mallardan ziyade köylülerin getirdiği sebze-meyveyi (bulursanız) tercih edin. Çünkü halden gelenlerde uzun süre dayanmaları ve az fire vermeleri için daha fazla kimyasal müdahale oluyor. Kurtların yediği, zedeli olanları tercih edin.<br />
<br />
Sadece tarım ilacı olsa... Bir de acaip gübreler var. Meyvenin - sebzenin tadında bir farklılık sezerseniz yemeyin. Örneğin eşim geçen kış İstanbul Kartal organik pazarından brokoli almış. Çok da güzel pişirdi. Bir çatal aldım ve balık tadını fark ettim. Olduğu gibi çöpe attık. Evet balık tadı… Çünkü balık artıklarından yapılan gübreyi kullanıyorlar. Bir organik pazar için yüz karası. Neyse ki iki hafta sonra tezgahı kapattılar. (Aksi halde bir daha asla o pazara gitmeyecektik). Bu balık tadını gittikçe daha sık alır oldum. Oysa, bilimsel olarak son derece sakıncalı. Bitkilere, hayvansal protein vererek gen yapılarını bozuyorlar.<br />
<br />
Çoğu kez kurtarmaz ama kabuklu meyvelerin kabuklarını derince soyarak yiyin. Üzümün en fazla ilaçlanan meyve olduğunu da unutmayın. Valla, meyve'den de soğuttular.<br />
<br />
İşin özü dostlar, tarım ilaçlarından uzak uzak uzak durun.<br />
<br />
3- Koltuk altına sürülen deodorantlardan da uzak durun. Bunların içinde aluminyum var ve vücut için zararlı. Yerine, ter kokusunu önlemek için karbonatı ıslatıp koltuk altına koymak eskiden beri kullanılan bir yöntemmiş. Ya da lavanta yağı, zambak yağı gibi yağlar içine karbonat konup sürülebiliyormuş. Biz henüz denemedik ama deneyeceğiz.<br />
<br />
4- Taze sarımsak mevsimi geçti gibi ama bulursanız kaçırmayın. Taze ya da değil, özellikle canınız çekiyorsa (vücut neye ihtiyacı varsa size bildirecektir) salata ve cacık içinde bolca sarımsak yiyin. Doğal antibiyotik olduğundan, bakteriyel enfeksiyonlara karşı sizi korur. Soğan da önemli bir C vitamini kaynağı ve antibiyotikdir. Onu da bolca yiyebilirsiniz. Gerekli gereksiz (ilaç) antibiyotik yutmayın. Her ateşiniz çıktığında, oranız buranız ağrıdığında doktordan antibiyotik yazmasını istemeyin. Aldığınız antibiyotiğin bağırsaklarınızdaki hayatı yerle bir ettiğini, faydalı bakterileri de öldürdüğünü, üstelik gerçekten antibiyotik kullanmanız gerektiğinde etkisinin çok azalacağını unutmayın. Hele ki, konu komşudan tavsiye ile, doğrudan eczaneden antibiyotik alarak başınızı ciddi derde sokabilirsiniz.<br />
Ha… ayrıca, kendi yaptığınız ya da satın aldığınız kaliteli elma sirkesini salatalarda bolca tüketin. Bu kadar sarımsak ve soğan yedikten sonra da milleti öpmeye çalışmayın.<br />
<br />
5- Denize girmekten korkmayın ama temiz olmasına dikkat edin. Kirli suları renginden anlarsınız. Limanlarda, balık çiftliklerinin dibinde denize girmeyin. Yüzmek, gerçek bir eklem tedavisidir. Havuza asla girmeyin. Virüs-bakteri çorbası olarak düşünün.<br />
<br />
6- Hazır dondurmaların içinde doymuş yağlar var. (özellikle palmiye yağı). Bunun yerine evde yaptığınız meyve marmelatlarını derin dondurucuda sık sık karıştırarak dondurun. Harika dondurmalar olduklarını göreceksiniz.<br />
<br />
7- Mısır şurubu ya da suni tatlandırıcı içeren gıdalardan, meşrubatlardan uzak durun. Sıvı ya da katı diyet ürünlerini de kullanmayın. Limonu sıkarak, biraz da kabuğunu koyarak yapacağınız limonatalar çok daha güzel olacaktır.<br />
<br />
8- Bol zeytinyağı yiyin. Taş değirmen yağı bulursanız onu alın. Piyasada hazır satılan tereyağları saf değil (margarin karışık ve başka katkı maddeleri var). Saf tereyağı bulursanız kaçırmayın ve yemekten korkmayın. Yalnız el yapımı tereyağı alacaksanız, sütten yapılanı değil, yoğurttan yapılanı alın. Böylece sütten geçen virüslerden korunmuş olursunuz.<br />
<br />
9- Sadece organik yumurta ya da bildiğiniz köylülerin tavuklarının yumurtalarını yiyin.<br />
<br />
10 - Sadece organik ya da bildiğiniz köylünün kestiği tavuğu yiyin.<br />
<br />
11- Yoğurdunuzu, kefirinizi kendiniz yapın. Köy sütü ya da iyi bilinen bölgesel markaların günlük sütlerini kullanın.<br />
<br />
12- Ekmeğinizi de evde kendiniz yapabilirsiniz, zor değil. (Biz yapıyoruz). Ama tabi ki tam buğday unu ve ekşi maya kullanarak. Tarifleri internette kolaylıkla bulabilir, malzemeleri internetten satın alabilirsiniz. Artık adresinize koli ile hemen gönderiyorlar. Bir alışın, hem zor gelmeyecek, hem de satılan ekmekleri beğenip yiyemeyeceksiniz.<br />
<br />
13- Sürekli haber seyretmeyin. Hatta benim gibi yapın, hiç TV seyretmeyin. Bahçeyle, torunla, artık neyi yapmayı seviyorsanız onunla uğraşın.<br />
<br />
14- "Oram ağrıyor, buram ağrıyor" diyerek hareketsiz oturmayın. Yürüyün, dolaşın, yüzün, merdiven çıkıp inin. Hareket edin. Bisiklete binmeyin, bizim için çok tehlikeli. Düşmeler, önemli kırıklarla sonuçlanabilir.<br />
<br />
15- Boş ve çok konuşanlardan, dertlerini anlatıp duranlardan, dedikoduculardan uzak durun. Sevdiğiniz insanlarla daha çok birlikte olun ama sürekli şikayet ederek de onları bezdirmeyin. Yüzünüz gülsün. Bolca teşekkür edin, onları sevdiğinizi söyleyin.<br />
<br />
16- Gerekli gereksiz ağrı kesici yutmayın. Gerçekten gerekiyor ise ağrı kesici alın. O leblebi değil. O kadar masum da değil.<br />
<br />
17- Sigara kesinlikle içmeyin.<br />
<br />
18- İçki içmeden duramıyorsanız ve hastalığınız remisyonda ise, çok az için ve durmasını bilin. Her içtiğiniz kadeh nöropatiyi (el ve ayaklarda uyuşma - acıma) arttıracaktır. Ağır ilaçlar kullanıyorsanız, myeloma henüz remisyona girmemiş ise sakın içki içmeyin. İçkiyi ilaçlarla birlikte sakın almayın.<br />
<br />
19- Çok sıcak olan yazlıklar eziyet olabilir. Buna katlanmak zorunda değilsiniz, ısrarlara boş verip serin evinizde oturabilirsiniz. Klima çarpmasına da çok ama çok dikkat edin. Kolaylıkla zatürre olabilirsiniz. Klima kullanmayın mümkünse, en azından yatarken açık klima ile uyumayın.<br />
<br />
20- Biraz güneşe çıkın. Uzun kalmayın ama bedeniniz, yüzünüz güneş görsün. Böylelikle D vitamini alırsınız.<br />
<br />
21- Toprağa çıplak ayakla basın ki vücudunuzda biriken statik elektrik boşalsın. Sentetik giysilerden, çarşaflardan, halılardan, özellikle iç çamaşırlarından uzak durun. Pamuklu tercih edin. Bırakın buruşsunlar ve hafifçe çeksinler. Sağlıklı olan o.<br />
<br />
22- Plastik sürahiler, bardaklar, yemek kaseleri kullanmayın. Aluminyum tencere, tava, cezve asla kullanmayın. Camdan ve çelikten şaşmayın.<br />
<br />
23- Mangal pek tavsiye edilir bir şey değil. Alevin ete doğrudan teması (yanık yiyecekler) kanserojendir ve kömür dumanı solumak da iyi bir şey değildir.<br />
<br />
24- Mutlaka (kendinizi vererek) müzik dinleyin. Hatta kulaklıkla dinleyin. Müziğin sihirli bir iyileştirici gücü vardır. Size mutluluk veren şarkıları tercih edin.<br />
<br />
25- Bir şeyi canınız çok çekiyorsa (ve sizin için zararlı bir şey değilse) bulup yemeye çalışın. Çünkü beden mükemmel bir mekanizma ve ihtiyacı olanları size bir şekilde yedirecektir. Ona kulak vermek lazım. Benzer şekilde hiç sevmediğiniz ya da sizi tiksindiren bir şeyi faydalı diye yemeye çalışmayın. Bırakın, ondan size fayda gelmez.<br />
<br />
26- Bol balık yemeye çalışın. Ama çiftlik balığı DEĞİL !.. Deniz balığı olmalı, bu gerçekten önemli. Kızartma değil, fırın, ızgara ya da buğulama tercih edin. Kızartma yapmak isterseniz zeytinyağında, yağı yakmadan kızartın ve kızartma bittikten sonra yağı dökün, kesinlikle tekrar kullanmayın. Dışarıda balık yerseniz kızartma kesinlikle yemeyin.<br />
<br />
27- Hastanelere girerken maske takmayı unutmayın. Mikrop dağıtım merkezine girdiğinizi düşünün.<br />
<br />
28- Benim gibi yapmayın. Siz bol bol su için.<br />
<br />
29- Unutmayın: BAĞIRSAKLARINIZI VE BÖBREKLERİNİZİ mutlu etmeyecek şeylerden uzak durmalısınız.<br />
<br />
Yanlış anlama olmasın, burada yazdıklarım kendi prensiplerimdir ve sadece myeloma hastaları içindir. Sağlıklı insanlar makul ölçüler içinde kalmak ve akılcı olmak kaydı ile farklı şekilde beslenebilir tabi ki. Kendi bilecekleri iş.<br />
<br />
Ve son olarak…. Haliniz kötü olabilir, pes etmeyin. Geleceğe ilişkin umudunuzu ve hayat neşenizi asla kaybetmeyin. Her anın kıymetini bilin. Psikolojinizin, ruh halinizin çok ama çok önemli olduğunu bilin. Kötü düşünerek hastalığı beslemeyin.<br />
<br />
Güzel bir yaz olur umarım, hepimiz için.<br />
<br />
Not: Zeytinliklere diktiler gözlerini yine… Buna dertlenmemek elde değil. Nasıl bir memleket burası?... Offf...<br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-41009444062760548112017-05-10T12:30:00.002+03:002018-07-03T20:15:34.634+03:00Myeloma ilaçları rehberi<div>
<br /></div>
Bu yazı ve figürler aşağıdaki linkten (myeloma.org) alınmıştır:<br />
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="https://www.myeloma.org/multiple-myeloma-drugs" target="_blank">Multiple myeloma drug guide</a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<span style="font-size: large;">İlaç sınıfları:</span></div>
<div>
<span style="font-size: large;"><br /></span></div>
<div>
Drug class: İlaç sınıfı</div>
<div>
Name: Sınıf ismi</div>
<div>
Abbreviation: Kısaltma</div>
<div>
Brand: Marka</div>
<div>
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-xWEZYqF5y1Q/WRLWb2n0xNI/AAAAAAAADxw/dP4qVrgmAnIA_yeZjHHUaiEVWYV17GnCwCLcB/s1600/ilac_siniflari.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="193" src="https://4.bp.blogspot.com/-xWEZYqF5y1Q/WRLWb2n0xNI/AAAAAAAADxw/dP4qVrgmAnIA_yeZjHHUaiEVWYV17GnCwCLcB/s400/ilac_siniflari.jpg" width="400" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<span style="font-size: large;">İlaç zaman çizgisi</span><br />
<span style="font-size: large;"><br /></span>
Aynı ilaç ailelerinden farklı üsünlerin (markaların) zaman içinde geliştirilerek farklı markalarla piyasaya sürülmesi ilginç.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-BioHpbEaiUs/WRLWbm1tOeI/AAAAAAAADxs/dkWhJGXLKW8K-HSCj0AtfPqLX3tx3-P9QCLcB/s1600/ilac_zaman_cizgisi.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="203" src="https://4.bp.blogspot.com/-BioHpbEaiUs/WRLWbm1tOeI/AAAAAAAADxs/dkWhJGXLKW8K-HSCj0AtfPqLX3tx3-P9QCLcB/s400/ilac_zaman_cizgisi.jpg" width="400" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu sayfada (linte) aynı zamanda ilaçlar ve yan etkileri hakkında detaylı bilgiler var. (İngilizce, fakat türkçe prospektüsleri de internetten bulabilirsiniz). Önemli ve faydalı olduğunu düşündüm.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Aşağıda linki verilen sitede ilaçlar hakkında detaylı bilgiler var: Örneğin yan etkileri burada bulup okuyabilirsiniz.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<a href="http://www.ilacrehberi.com/">http://www.ilacrehberi.com</a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Not: Sözümü unutmadım. Yeni nesil ilaçları anlatan bir yazı yazacağım.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-7795360084936346352017-04-23T21:59:00.000+03:002018-07-03T20:15:37.367+03:00Zerdeçal - Curcumin (Son durum)Ben zerdeçal (hammadde ismi olarak Curcumin) hapları ile tedaviyi ilk olarak Margaret's blog'da okumuştum. Yıl 2006 - 2007 olsa gerek. O zamanlar tamamen deneysel bir tedavi idi ve kimseler bilmiyordu. İlaçlarla başı dertte olan, bu nedenle ilaç kullanamayan - kullanmayan myeloma hastaları bu hapları yutuyordu. Bununla ilgili ilk yazımı şu linkten okuyabilirsiniz.<br />
<br />
http://myelomabilgi.blogspot.com.tr/search?q=curcumin<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-SAeTe3ddg04/WP0FiOnQWiI/AAAAAAAADxQ/pVN3lKK9jrUIUc6ow0T19IKffzOdyCgRwCLcB/s1600/Curcuma_longa_roots.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="131" src="https://4.bp.blogspot.com/-SAeTe3ddg04/WP0FiOnQWiI/AAAAAAAADxQ/pVN3lKK9jrUIUc6ow0T19IKffzOdyCgRwCLcB/s320/Curcuma_longa_roots.jpg" width="320" /></a></div>
Fakat şimdi bakıyorum da doktorlar bile yardımcı tedavi olarak curcumin öneriyor. Belki farkındasınız, son zamanlarda hangi curcumin hapını kullanmalı konulu bir yazışma da oldu.<br />
<br />
Bilenler bilir; Margaret yılların myeloma hastasıdır ve ilaç kullanmaz. 2005 Aralığında teşhis konduktan sonra sadece curcumin almaya başlayıp kararını da değiştirmeyen cesur bir kadın. İlk yazılarını ingilizce bilenler http://margaret.healthblogs.org/2007/03/ linkinden okuyabilir.<br />
<br />
Bu ilk yazılarda curcumini nasıl keşfettiğini ve kullanmaya karar verdiğini şöyle anlatıyor: "<i>Curcumin nedir? Curcuma longa adı verilen zerdeçal köklerinin aktif maddesidir. Güney ve güney doğu asya'ya özgü bu bitkinin kökü ve kök sapı öğütülür ve toz zerdeçala (turmeric) dönüştürülür. <b>Aslında toz zerdeçalin %5 - %8'i curcumin'dir.</b> (ug:Buna zerdeçalın etken maddesi diyebiliriz.)<br /><br />
Zerdeçalın ilaç olarak kullanılması milattan önce 600 yıllarına kadar gider. 13. yüzyılda Marco Polo Çin'e yaptığı yolcukta zerdeçal'ı görür, tadar ve not eder. Geleneksel Hind tıbbı zerdeçal'ı safra kesesi ile ilgili sorunlar, anoreksi (iştahsızlık), öksürük, diyabetik (şeker hastalığına bağlı) yaralar, karaciğer sorunları, romatizma ve sinüzit için kullanmış. Toz zerdeçalın sönmüş kireç ile karıştırılması ile elde edilen merhem, şişme ve burkulmaların üzerine sürülen bir kocakarı ilacı olarak kullanılırmış. ABD'de E100 olarak etiketlenen curcumin, ek gıda maddesi olarak peynirlerin renklendirilmesinde, baharat olarak, hardal şeklinde, kahvaltılık gevrek olarak, turşularda, dondurmalarda ve diğer gıdalarda kullanılmış.<br /><br />
Öyle görünüyor ki curcumin'in iyi gelmediği bir şey yok: Tümör tedavisinde, antioksidan olarak, antibakteryel, mantar önleyici, anti-amyloid ve iltihap sökücü özellikleri var. Artrit (mafsal iltihabı), alerji, astım, atherosclerosis (damar tıkanıklığı), kalp hastalıkları, Alzheimer, şeker ve kanser için de faydalı. Curcumin'in bir çok kanser türü için faydalı olduğu biliniyor. Hatta baş ve boyunda bulunan skuamöz hücreli karsinom'a iyi geldiğine ilişkin 2005 yılında yapılmış bir çalışma bile buldum.<br /><br />
Curcumin'in iyiliği şurada ki, sadece hastalıklı hücrelere saldırıyor ve ve yan etkileri yok denecek kadar az. Tabi ki onkolojiste danışmadan kafanıza göre curcumin almaya kalkmayın.<br /><br />
Bir yerinizi keserseniz, yaraya biraz curcumin sürebilirsiniz, daha hızlı iyileşecektir. Tabi ki yüzünüze sürmeyin çünkü Hindistan'da curcumin aynı zamanda boya olarak tekstil sektöründe kullanılıyor. Boğazınızda yara ya da enfeksiyon mu var? Biraz zerdeçal çayı için. Yüksek kolestrol, hafıza kaybı, tansiyon mu var.....vs..vs.</i>"<br />
<br />
Hastalığımın ilk zamanlarında Margaret'in bu takıntılı curcumin - zerdeçal hayranlığı eşimin ve benim dikkatimizi çekmişti. Çünkü, ilaç almayarak ve sadece curcumin kullanarak oldukça radikal ve riskli bir tercih kullanıyordu. (Eşi ve kızı da bu tercihini destekliyorlardı.) Onu bu seçime yönelten de bir doktordu: Prof. Aggarwal.<br />
<br />
Sonuçta yıl 2017, Margaret halinden memnun olarak hayatına devam ediyor ve blogunu sürdürüyor. Fakat curcumin konusu tekrar açılınca, acaba geçen yıllar içinde neler oldu, eski bakışını sürdürüyor mu? diye merak ettim ve blogu biraz karıştırdım.<br />
<br />
Evet bazı değişiklikler var. Birincisi curcumin'in yan etkileri olabiliyor anlaşılan, herkes için değil. İkincisi, piyasada satılan curcumin tabletlerinin ne derece güvenilir olduğu soru işareti. Üçüncüsü de, kullanılan miktar (dozaj) kişiden kişiye farklılık göstermekte.<br />
<br />
Şimdi aradan dört yıl geçmiş ve 2010 yılı Ocak ayındayız. (Bkz. aşağıdaki yazı linki) <br />
<br />
http://margaret.healthblogs.org/life-with-myeloma/discovery-of-curcumin/curcumin-side-effects-and-warnings/<br />
<br />
Dört yıldır günde sekiz gram curcumin kulandığını ve hiç bir yan etki deneyimlemediğini söylüyor. Oysa başlangıçta bazı yan etkiler hakkında uyarılmış.<br />
<br />
Curcumin kullanmadan önceki dönemde, evindeki merdivenleri zorlukla tırmandığını, ortada belirgin bir neden yokken bile sürekli yorgun olduğunu, bacaklarının sürekli ağrıdığını, gece terlemeleri olduğunu ve sürekli olarak (özellikle geceleri) periferal nöropati (dokunca acıyan ve sürekli sızlayan) eller, bacaklar ve ayaklarla yaşadığını anlatıyor. Oysa şimdi bunların hemen hepsi yok olmuş. Bunlara ek olarak kolestrolünün ve trigliserid seviyesinin de hızla düştüğünü söylüyor.<br />
<br />
Tüm bunlara ek olarak sürekli tekrar eden, bir türlü kurtulamadığı enfeksiyonların da son bulduğnu ekliyor. Bitti mi? Hayır bitmedi. Yıllardır başına bela olan astım'dan da kurtulduğunu, artık Ventolin sıpreyini kullanmayı bıraktığını söylüyor.<br />
<br />
Bununla birlikte bazı uyarıları da var. Curcumin bazı ilaçların etkilerini azaltıyor ve bazılarının etkilerini de arttırıyor. Örneğin araştırmalar curcumin'in doxorubicin (Adriamycin) ve cyclophosphamide (Cytoxan, Neosar) ilaçlarının etkisini azalttığını ve tam aksine dexamethasone (Decadron, Dexasone, Diodex, Hexadrol, Maxidex) etkisini arttırdığını söylüyor diyor. Kendisi hiç bir ilaç kullanmadığından böyle bir kaygısı yok, ama siz sakın ha doktorunuza danışmadan böyle işlere kalkışmayın diye de ekliyor.<br />
<br />
Tıkalı safra kanalları olanların, safra taşı olanların (safra taşı oluşumuna engel olsa bile) curcumin'i ASLA KULLANMAMASI gerektiğini de eklemiş. Curcumin'in safra üretimini tetiklediğini, bunun da safra taşını etkileyebileceğini belirtmiş.<br />
<br />
Zaman geçtikçe zenginleştiği görülen bu yazıda (en son güncelleme 2015'de yapılmış) başka uyarılar da var.<br />
<br />
Kumadin ve benzeri kan sulandırıcı alanların dikkatli olmaları gerektiğini eklemiş örneğin. Çünkü bazı araştırmalarda curcumin farelerde kanı koyultmuş. Ama insanlarda bu gözlenmemiş. Benden söylemesi diyor. <br />
<br />
Aynı şekilde mide ülseri olanların curcumin almaması gerektiğini de eklemiş.<br />
<br />
Bir de curcumin'in sperm hareketliliğini azalttığını, bebek sahibi olmak isteyenlerin uzak durması gerektiğinden bahsetmekte.<br />
<br />
Tüm bunlara aldırmayıp almaya karar verirseniz ve yuttuktan sonra mideniz bundan şikayet ederse, benim gibi biraz ekmek yiyin ya da keten tohumu yağı ile birlikte için diyor.<br />
<br />
Yazıya 2007 nisanında yaptığı bir eklemede, günde sekiz gram curcumin almaya çalışan birinde ishal görüldüğünü, bu durumda bırakmak gerektiğini yazmış. Mayıs 2007'de curcumin'in deride döküntü, kızarıklık, kurdeşen..vb. yan etkileri olduğunu öğrendiğini biraz da hayretle anlatıyor.<br />
<br />
2013 yılında, bebek sahibi olmak isteyenlerin curcumin'den uzak durmaları gerektiğini de yeniden hatırlatmış.<br />
<br />
Doların her gün arttığı ve yerli ilaçların her gün azaldığı güzel ülkemizde Solgar ve GNC firmalarının tabletleri var. Daha önce 21 Mart 2010'da bir zerdeçal yazısı yazmışım ve GNC tabletlerinden kullandığımı belirtmişim. (http://myelomabilgi.blogspot.com.tr/search?q=curcumin). Sonra bırakmıştım açıkçası ama neden bıraktığımı hatırlamıyorum. Fiyatının yüksekliği buna neden olmuş olabilir.<br />
<br />
Şimdi internetten baktım. GNC ve Solgar'ın ürünlerin buldum. GNC açıkça Curcumin tanımını kullanmış. 60 tane 1 gramlık kapsül (şişe) 145 TL Bu hesapla, Margaret gibi günde sekiz adet almaya kalkarsanız, bu şişe size beş gün gider. Bu da ayda 870 TL demek.<br />
<br />
Solgar'ın tabletlerini tam anlamadım doğrusu. O curcumin demiyor. Zerdeçal kökü ekstresi diyor ama % 93 curcuminoid içeriyormuş. Peki, 400 mg'lık kapsüllerinin hepsi curcumin diyelim. Günde 8 gr için 20 kapsül içmem gerekir, 60 kapsüllük şişe de 3 günde biter. (87 TL). Geldik yine aynı hesaba, ayda 870 TL.<br />
<br />
Margaret'in anlattığı bir başka sorun da, piyasada satılan çoğu ürünün maval olması. Yapılan kontrollerde çoğu firma, söylediği net curcumin değerlerine ulaşamamış. Fakat Margaret tabi ki firma adı veremiyor, dava açarlar diye. Zor bela benim kullandığım marka -Doctor’s Best and Ageless Cures- diyor. Ben buralarda öyle bir marka gördüğümü hatırlamıyorum.<br />
<br />
Bu arada blogunda çok sayıda yazışma var ve farklı miktarlarda Curcumin kullanan hastalar var. Günde sekiz gram biraz çok açıkçası, fakat başka ilaç kullanmadığı dikkate alınırsa mantıklı olabilir. Benim mütevazi emekli maaşımın yarısı bu arada :)<br />
<br />
Yorumlarda yazdım ama burada tekrarlıyayım: Ben ne yapıyorum?<br />
<br />
Eşim bana içilmesi zor bir karışım hazırladı: Zeytinyağı, karabiber ve toz zerdeçal'dan. Günde 1 kaşık içiriyor. Kaçamadığım zamanlar içiyorum.<br />
<br />
Bence yeterli ve ucuz bir çözüm. Ayrıca kan sulandırıcı kullandığımı da hatırlamam gerekiyor.<br />
<br />
Siz de zerdeçal - curcumin yorumlarınızı bu yazının altına yazarsanız memnun olurum. Böylelikle deneyimleri öğrenmiş oluruz. (Lütfen konu ile ilgisiz yorumları bu sayfaya göndermeyin, artık yayınlamayacağım. Unutmayın, her türlü yorumun yayınlandığı Forum - 2 sayfası orada duruyor.)<br />
<br />
Hepinize sağlıklı günler diliyorum.<br />
<br />
Önemli bir katkı:<br />
<br />
<div class="comment-header" id="bc_0_88M" kind="m" style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin: 0px 0px 8px;">
<cite class="user" style="font-style: normal; font-weight: bold;"><a href="https://www.blogger.com/profile/12035659600081642679" rel="nofollow" style="color: blue; text-decoration-line: none;">Mehmet M. Akyol</a></cite><span class="icon user" style="font-weight: bold;"></span><span class="datetime secondary-text" style="margin-left: 6px;"><a href="http://myelomabilgi.blogspot.com/2017/04/forum-2.html?showComment=1503061914683#c3140925455278771454" rel="nofollow" style="color: blue; text-decoration-line: none;">18 Ağustos 2017 16:11</a></span></div>
<div class="comment-content" id="bc_0_88MC" style="background-color: white; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; margin-bottom: 8px; text-align: justify;">
Zerdaçal hakkında Önemli bir bilgi vermek için yeniden buradayım. Buraya Zerdaçal ile ilgili yazdığım için bu boynumun borcu. Dün periodik kontrol için doktor muayenesindeydim. Zerdaçal konusunu açtım. Bana özellikle hastalığın tedavisi yapılan ve şu an <b>remisyonda olan hastaların Zerdaçal kullanmaması gerektiğini</b> kağıt üzerine çizerek T ve B tipi hücrelerin davranışları üzerinden anlattı. Smouldering ( Margaret gibi) veya aktif hastalığı olanlarda zerdaçalın hastalığın ilerleyişini durdurabileceği ama tedavisi yapılan ve remisyonda olan hastalarda eğer tamamen yok olmamış ama uykuya dalmış olabilecek kanser hücrelerin bağışıklık sistemi destekleyicisi zerdaçal tarafından uyandırılabileceği izah edildi. Çok mantıklı geldi. Bugün itibari ile Zerdaçali kestim. Bilginize.</div>
<br />
<br />
<b>DİKKAT: Bu yazı ile size asla tedavinizi bırakın, curcumin'e geçin demek istemiyorum. Bu sadece complete remission (tam baskılama) halinde yani ilaç almadan yaşayan myeloma hastaları için ya da ilaç kullanamayan hastalar için bir fikir olabilir. Tıbbi tedaviyi terketmek, reddetmek çok ciddi sonuçlarla karşılaşmanıza neden olabilir. Kesinlikle güvenilir bir doktor bulun ve onun tedavisini uygulayın.</b><br />
<br />
<br />
<br />
<b>Yine M. Akyol'dan bir katkı</b> <a href="http://myelomabilgi.blogspot.com/2017/12/forum-3.html?showComment=1519566415954#c5399216828612162569" rel="nofollow" style="background-color: white; color: blue; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-decoration-line: none;">25 Şubat 2018 15:46</a><br />
<br />
<br />
Merhaba,<br />
Hep hastalık ve tedaviden bahsetmek yerine bu kez farklı bir konuda yazmak istedim. Zerdeçal malum kanserli hücrelerin gelişimini engellediği gibi, ihtihabi durumlarda, egzama ve astımda da faydalı bir besin. Sizler için; Lezzetli doğal bir tarif:<br />
<br />
Zerdeçal Macunu :<br />
<br />
1/2 Bardak toz zerdeçal<br />
1/4 Bardak bal<br />
1/4 Bardak hindistancevizi yağı<br />
1 tatlı kaşığı, taze tane karabiberden çekilmiş toz karabiber<br />
<br />
Bunların tamamını bir kavanozda karıştırıp macun kıvamına getirin ve sabahları aç karnına 2 tatlı kaşığı tüketin. Mutfağınız çok sıcak değilse oda sıcaklığından muhafaza edebilirsiniz.<br />
<br />
Bu malzemelerin tamamını bulunduğunuz şehirde Metro Gross Market'ler varsa oradan büyük poşetlerde ekonomik olarak temin edebilirsiniz. Metro yoksa, aktarlarda da hepsi var, ancak aktarlar bir miktar pahalı oluyor. Tabi, bu ürünler pazarlarda da satılıyor. Ancak pazarlarda satılanlar açık olduğu için, enfeksiyona yatkın durumdaki hastaların sirkeli su ile yıkanamayacak durumdaki açık pişmemiş gıdarladan uzak durması gerekiyor.<br />
<br />
Ayrıca, aktif ilaç kullananların, zerdeçal'ın kan sulandırıcı etkisinden dolayı doktorlarına danışmalarını tavsiye ederim.<br />
<br />
Not 1: Zerdeçal'ın etken maddesi olan curcumin bütün işi yapan kısım. Ancak curcumin sindirime girince vucud tarafından az miktarda emiliyor. İşte, hindistancevizi yağı ve karabiber, Zerdaçal'ın curcumin etkisini artırarak, sindirim tarafından daha fazla emilimini sağlıyor.<br />
<br />
Not 2: Bu hergün kullanıma uygun bir macun olsa da, bir kavanoz bittikten sonra ikinci bir kavanoza geçmeden önce bir hafta 10 gün bekleyip, vucuda es için fırsat verin.<br />
<br />
------------------------------------------<br />
Aynı yazıya güncelleme:<br />
<br />
Merhaba Ümit bey,<br />
<br />
Sizin de daha önce yazınızda belirtiğiniz gibi, zerdeçal’ın türüne göre %5-%8’I curcumin etken maddesi. Ve bu miktarında çoğu, sindirim sistemi tarafından emilemiyor. Ben, daha önce 1000-2000 mg arası zerdeçal hapı kullanıyordum ve bunun %97’si curcumin’di. Eğer hap olarak kullanmasaydım; 970 mg curcumini bana sağlayan tek bir hapı alabilmek için, %8’den desek, kabaca bir hesap ile, karabiberli 6 tatlı kaşığı zerdeçal kullanmam gerekiyordu. 2 hap için, bu 12 tatlı kaşığı vb. olacaktı. O nedenle hap kullanmak bana daha kolay gelmişti.<br />
<br />
Siteya daha önce yazdığım gibi; 17 Ağustos 2017'de doktoruma bu konuyu danıştığımda; Bana bu kadar yüksek doz (1000mg-2000mg vb…) zerdeçalı her gün almanın, remisyonda olan hastalarda uykuda olan kanser hücrelerini uyandırabileceği uyarısında bulunmuştu. Ben de, bunun üzerine, siteye yazdığım gibi zerdeçal hapı almayı kestim. Hatta, toz zerdeçali bile 2 gün öncesine kadar tüketmedim.<br />
<br />
Zerdeçal yüksek antioksidan özellikler taşıyan çok sağlıklı bir baharat. O yüzden 20 Şubat 2018'deki kontrolümde, zerdeçal konusunu tekrar açtım : ) Zerdeçalı toz olarak az miktarda yemeklere tatlandırıcı olarak kullanıp kullanamayacağımızı sordum. Bana, daha önce yaptığı uyarının yüksek doz curcumin kullanımları için geçerli olduğunu, evde kullanılan toz zerdeçalın aynı yemeklere tuz eklemek gibi kullandıldığında (1-2 çay kaşığı) bunun yüksek doz curcumin sağlamayacağı için afiyetle tüketilebiceği söylendi.<br />
Yani özetle doktorun yaklaşımı; Yüksek doz curcumin içeren haplar kullanmadan, doğal yollardan, aynı tuz, kimyon, tarçın vb. baharat kullanır gibi ölçülü bir şekilde zerdeçal tüketimi.<br />
<br />
Bu bilgiye istinaden, daha önce okuduğum zerdeçal macunu tarifini buradan paylaşmak istedim. Macundan günde 2 tatlı kaşığı tüketmek sanırım bize yarım tatlı kaşığı gibi zerdeçal yedirecektir. Bu da hem yüksek doz değil, hem de Zerdeçal’ın antioksidan etkilerinden faydalanmak için yeterli diye düşündüm. Dolayısıyla macun tarifinin hedef kitlesi, sağlıklı beslenmek isteyen tüm insanlar.<br />
<br />
Bu soruyu sorduğunuz için çok teşekkürler. Kafa karışıklığı yaratmak ve yanlış bilgi vermek istemem. Keşke bir önceki yazıya bağlayıp, açıklama yapsaydım. Buraya yazmak hakikaten çok sorumluluk istiyor. Yazmadan önce 10 kez düşünüyorum ama, yine de eksik kalıyor birşeyler. Kusura bakmayın.<br />
<br />
Saygılarımla,<br />
<br />
<br />
<br />
<span style="background-color: #eeeeee; font-family: Verdana, Geneva, sans-serif; font-size: 14px; text-align: justify;"><br /></span>
<br />Unknownnoreply@blogger.com21tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-28381261766543394242017-04-22T18:40:00.002+03:002018-07-03T20:15:33.740+03:00Forum - 2Forum - 1'de yer alan yorumların sayısı 250'yi geçtiğinden, okumak zorlaştı. <b>lütfen yorum yazmaya buradan devam edin.</b> <br />
<br />
Forum - 1 sayfası yeni yorumlara kapatılmıştır.<br />
<br />
Eski yorumları sayfalardan ve Forum -1 sayfasından okumaya devam edebilirsiniz.<br />
<br />
NOT: Yalnız lütfen blogu iyi okumadan soru sormayın. Bir çok kere cevaplanmış sorular tekrar tekrar soruluyor. Bu durumda tecrübeli hastalar ve hasta yakınları (ve ben) sorunuzu ciddiye alıp cevap yazmaz.<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com239tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-68614161757987724372017-04-17T18:45:00.002+03:002018-07-03T20:15:36.713+03:0023 Nisan<br />
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramımız şimdiden kutlu olsun. Bazı şeylerin kıymetini kaybedince daha iyi anlarız umarım.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://4.bp.blogspot.com/-f-iOqpH-1XY/WPThSOVZfpI/AAAAAAAADwc/XfD0kEb_qkknU6DRUIjvRsV9voCbRDpWACLcB/s1600/meclis.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="283" src="https://4.bp.blogspot.com/-f-iOqpH-1XY/WPThSOVZfpI/AAAAAAAADwc/XfD0kEb_qkknU6DRUIjvRsV9voCbRDpWACLcB/s400/meclis.jpg" width="400" /></a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-64426421876419095732017-02-22T12:12:00.000+02:002018-07-03T20:15:36.416+03:00Arşiv (Konu bz)Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-82057975743108977262017-02-20T11:14:00.002+02:002018-07-03T20:15:37.899+03:00Son 10 yazı<div id="hlrpsb">
<script type="text/javascript">
function showrecentposts(t){for(var e=0;e<numposts;e++){var n,r=t.feed.entry[e],i=r.title.$t;if(e==t.feed.entry.length)break;for(var d=0;d<r.link.length;d++)if("alternate"==r.link[d].rel){n=r.link[d].href;break}i=i.link(n);var s=r.published.$t,a=s.substring(0,4),o=s.substring(5,7),l=s.substring(8,10),u=new Array;u[1]="Jan",u[2]="Feb",u[3]="Mar",u[4]="Apr",u[5]="May",u[6]="Jun",u[7]="Jul",u[8]="Aug",u[9]="Sep",u[10]="Oct",u[11]="Nov",u[12]="Dec",standardstyling||document.write(""),document.write('<div class="rctitles2">'),standardstyling&&document.write(""),document.write(i),standardstyling&&document.write(""),1==showpostdate&&document.write(" - "+l+" "+u[parseInt(o,10)]+" "+a),standardstyling||document.write("</div>"),document.write("</div>"),standardstyling&&document.write("")}standardstyling||document.write('<div class="bbwidgetfooter">'),standardstyling&&document.write(""),document.write(""),standardstyling||document.write("/div")}
</script>
<script type="text/javascript">var numposts = 10;var showpostdate = true;var standardstyling = true;</script>
<script src="http://myelomabilgi.blogspot.com.tr/feeds/posts/default?orderby=published&alt=json-in-script&callback=showrecentposts"></script></div><a style="font-size: 9px; color: #CECECE; float: right; margin-top: 10px;" href="http://helplogger.blogspot.com/2012/04/recent-posts-widget-for-bloggerblogspot.html" rel="nofollow" >Recent Posts Widget</a>
<noscript>Oops! Make sure JavaScript is enabled in your browser.</noscript>
<style type=text/css>
#hlrpsb a {color: #000000;font-size:13px;text-transform:capitalize;}.rctitles2 {padding-bottom:10px;margin-bottom:10px;border-bottom: 1px dotted #cccccc;}
</style>Unknownnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-7589252152572451192017-02-20T09:32:00.001+02:002018-07-03T20:15:37.130+03:00Arşiv (tarih bazında)<script type="text/javascript">
function LoadTheArchive(TotalFeed)
{
var PostTitles = new Array();
var PostURLs = new Array();
var PostYears = new Array();
var PostMonths = new Array();
var PostDays = new Array();
if("entry" in TotalFeed.feed)
{
var PostEntries=TotalFeed.feed.entry.length;
for(var PostNum=0; PostNum<PostEntries ; PostNum++)
{
var ThisPost = TotalFeed.feed.entry[PostNum];
PostTitles.push(ThisPost.title.$t);
PostYears.push(ThisPost.published.$t.substring(0,4));
PostMonths.push(ThisPost.published.$t.substring(5,7));
PostDays.push(ThisPost.published.$t.substring(8,10));
var ThisPostURL;
for(var LinkNum=0; LinkNum < ThisPost.link.length; LinkNum++)
{
if(ThisPost.link[LinkNum].rel == "alternate")
{
ThisPostURL = ThisPost.link[LinkNum].href;
break
}
}
PostURLs.push(ThisPostURL);
}
}
DisplaytheTOC(PostTitles,PostURLs,PostYears,PostMonths,PostDays);
}
function DisplaytheTOC(PostTitles,PostURLs,PostYears,PostMonths,PostDays)
{
var MonthNames=["January","February","March","April","May","June","July","August","September","October","November","December"];
var NumberOfEntries=PostTitles.length;
var currentMonth = "";
var currentYear = "";
for(var EntryNum = 0; EntryNum < NumberOfEntries; EntryNum++)
{
NameOfMonth = MonthNames[parseInt(PostMonths[EntryNum],10)-1]
if (currentMonth != NameOfMonth || currentYear != PostYears[EntryNum]) {
currentMonth = NameOfMonth;
currentYear = PostYears[EntryNum];
document.write("<div class='dateStyle'><br />" + currentMonth+" "+currentYear+" </div>");
}
document.write('<a href ="'+PostURLs[EntryNum]+'"><div class=dayStyle>'+parseInt(PostDays[EntryNum],10)+": </div> "+PostTitles[EntryNum]+"</a><br />");
}
}
</script>
<script src="http://myelomabilgi.blogspot.com.tr/feeds/posts/default?max-results=500&alt=json-in-script&callback=LoadTheArchive" />
</script>
<!--CUSTOMIZATION-->
<style type="text/css">
.dateStyle {
color:#000;
font-weight:bold;
font-size: 15px;
font-family: Arial, sans-serif;
margin: 0;
}
.dayStyle {
color:#000;
font-weight:bold;
font-family: Arial, sans-serif;
display: inline-block;
}
</style>Unknownnoreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-46569025584072098392016-12-28T21:30:00.001+02:002018-07-03T20:15:35.108+03:00Kanser tedavisinde önemli bir yardımcı olarak müzik<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-kRRQI_RT7Co/WGQSbS1_zMI/AAAAAAAACqs/nHXPUioRrussXP0tAJ2rEAvfmvqa14nTACLcB/s1600/musici.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="268" src="https://2.bp.blogspot.com/-kRRQI_RT7Co/WGQSbS1_zMI/AAAAAAAACqs/nHXPUioRrussXP0tAJ2rEAvfmvqa14nTACLcB/s320/musici.jpg" width="320" /></a></div>
<div class="MsoNormal">
Müzik, her zaman benim için hayatın en önemli ve en zevkli
konularından biri oldu. Hayatım müzikle yoğrulmuş olarak geçti diyebilirim. Az
ya da çok birçok enstrüman çalabiliyorum ki, bana bahşedilmiş büyük bir hediye
olarak kabul ederim.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Aslında müziğin gerçekte "<i>ne</i>" olduğunu, üniversite yıllarımda merak etmeye başlamıştım.
Bir süre araştırıp karıştırınca, biraz da tuhaf bir şekilde (burada
anlatmayacağım) müziğin şu olduğu bilgisine ulaştım: "<i>Müzik, evrendeki uyumu anlama çabasıdır".</i></div>
<div class="MsoNormal">
<i><br /></i></div>
<div class="MsoNormal">
Bu açıklama (bilgi mi demeli) beni büyüledi ve uzunca bir
süre tatmin etti. Ta ki, felsefe ile yakından ilgilenmeye başlayıncaya kadar.
İlk notaların Pisagor tarafından belirlendiğini, Bach'ın nota gamına son halini
verdiğini, nota frekans aralıkları ile gök cisimleri (gezegenlerin) mesafesi
arasında ilinti olduğunu felsefe bana öğretti.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Okudukça daha çok öğrendim: Mesela dünyayı, var oluşu anlama
yöntemi olarak sadece aklın değil, sezgilerin de kullanılması gerektiğini,
sezgilerin bir yöntemi olarak müziğin önemini, müziğin düşündüğümüzden çok öte
anlamları olduğunu ..vs. Sonuçta, büyük
filozof Schopenauer'in "<i>Madde, somutlaşmış müziktir</i>" lafını da duyunca,
taş yerine oturdu. Bu konulardaki düşüncelerimi detaylı okumak isteyenler,
diğer bloguma bakabilirler. (<a href="http://kayipliman.blogspot.com.tr/" target="_blank">Kayıp Liman</a>)</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Her neyse. Burada laf kalabalığı yapmak niyetinde değilim.
Söylemek istediğim şu: Doğru müzikleri seçerek, dinleyerek ve daha iyisi
enstrüman çalarak ya da şarkı söyleyerek (yani kendiniz yaparak) tedavinize
olumlu katkılar sağlayabilirsiniz. Bunu hafife almayın.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben Myeloma ile mücadele ettiğim en kötü günlerde pek müzik
dinleyemedim. Ne ortam müsaitti, ne de halim vardı. Fakat hastaneden eve dönüp
de biraz toparladığım zaman, müzik dinlemeye ağırlık verdim. Tercihim olan sert
müzikler, yerini yumuşak-sakin müziklere bıraktı. Beden kendini toplamaya
çalışırken, büyük bir savaştan yeni çıkmışken, müzikten gelen enerjiyle baş
edecek gücü yoktu anlaşılan.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Artık şunu net olarak biliyoruz; </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
1- Myeloma'nın temel nedeni bağışıklık sisteminizin çökmüş
olmasıdır. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
2- Ve tüm araştırmalar göstermiştir ki, psikolojik
durumunuzun iyiliği ile bağışıklık sisteminizin sağlamlığı arasında yakın
ilişki vardır. Dolayısıyla iyileşmenin en önemli adımlarından biri
psikolojinizi, ruh halinizi düzeltmeniz. Ve şimdi de üçüncü madde:</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
3- Müziğin bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve özellikle
kanser hastalarında tedaviye yardımcı olduğu defalarca kanıtlanmıştır. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu günlerde, "kanser tedavisinde müziğin önemi"
konulu makaleler okuyorum. Aslında kendim için değil, sizin için. Ben kendim
için önemini biliyorum. Ne dinlemem gerektiği hakkında da bilgim ve tecrübem de
var. (Birazdan size önerilerde de bulunacağım). </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Konu hakkında internette o kadar çok yazı, video..vs. var
ki. Her konunun olduğu gibi bu konunun da cılkı çıkmış durumda. Ve tabi ki işin
ticari yönü almış başını gitmiş. İngilizce metinler içinde ciddi
üniversitelerde yapılmış araştırmalar da var. Bunların bir kısmını üşenmeyip
okudum; Hemen hepsinde (az ya da çok) müziğin tedaviye katkıda bulunduğu açık
bir bulgu olarak belirtilmiş. Zaten tarih boyunca da müzik bir şifa yöntemi
olarak kullanıldığı da sır değil. Farabi'nin 12 makamı ve hangi ruh hallerine
etki ettiği meşhurdur mesela. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yabancı ülkelerde kanser hastalarına ücretli ya da gönüllü olarak gelip müzik yapan kişiler - gruplar var. Belki ülkemizde de vardır. Tabi ki müziği canlı dinlemek bir başka etki yaratıyor.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Ben kendi düşüncelerimi ve önerilerimi söyleyeyim:</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Ne zaman hangi tür müzik iyi olur?</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Önce hangi tür müzik dinlenmeli konusuna açıklık getirmek
istiyorum. Hastalıkla yeni tanışıldığında moral gerçekten çok bozuk olur. Bir
alışma - kabullenme dönemi gerekecektir. Bu dönemde müzik dinlemek zordur
açıkçası. Ne dinlemesi gerektiğinden çok, ne dinlenmemesi gerektiğini söyleyebilirim:
Depresif, ölümden, acıdan bahseden ya da çağrıştıran müzikler (Mahler ya da
Makber örneğin) dinlenmemelidir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hastalık kabullenilip de mücadeleye başlandığında, neşeli,
yaşama zevki veren, çocukluktan beri sevilen şarkılar dinlenmelidir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Hastalık kontrol altında alındığında, neşeli şarkıların yanı
sıra, sakinleştiren müzikler de dinlenmeli ve mümkünse bizzat müzikle
uğraşılmalıdır. Bu konuyu aşağıda açıklıyorum. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Müzikle uğraşmak</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Enstrüman çalma yeteneğiniz varsa, hemen başlayın. İyi ya da
kötü çalmanız önemli değil. Benim tavsiye ettiğim enstrüman ise "Ud". Ben
bir çok enstrüman ile uğraştım ama "Ud" kadar mükemmel bir enstrüman görmedim.
Gövdesi sizin gövdenize yaslanır ve sadece sesini değil, titreşimini de size
aktarır. Öyle ki, neredeyse bir olursunuz. Yalnız sapı perdeli olmadığı için, sadece müzik kulağı olan, müzik yeteneği olanlar çalabilir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Yatkın olanlar, akustik - klasik
gitarı da tercih edebilir tabi ki. Ama elektronik enstrümanları tavsiye
etmiyorum. (Org, elektro gitar..vb). Bağlama da güzel ama aynı etkiyi
yaratamaz.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Enstrüman çalamıyorsanız, yeteneğiniz yoksa, şarkı söyleyin.
Sesiniz güzelse, söyleme yeteneğiniz varsa koroya girin. Tabii iyileştikten
sonra.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Enstrüman çalmakla ya da şarkı söylemekle işiniz yoksa, müzik
dinleyin. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
<b>Bir kaç tavsiye</b></div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sonuç: Evde müzik olsun. Sessiz sezsiz oturmayın. Müzikle işiniz
yoksa bile, enstrümantal (sözsüz) müzik fonda hafifçe çalabilir. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Siz fark etmeseniz de, bedeniniz uyumla akan melodileri
algılayacak ve sakinleşecektir.</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Bu günlerde televizyonda haber programları ve dizileri seyretmemenizi tavsiye ederim. Haberler çok üzücü ya da propaganda şeklinde. Dizilerin çoğu ise...Öfke, nefret, kıskançlık, dedikodu, kan, ölüm… Bunlara
özellikle bizim ihtiyacımız yok. Daha doğrusu baş edecek gücümüz yok. Fakat belgeseller, spor ve hobi programlarını izlemeniz iyi olur. </div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Burada uzun uzun ne dinlediğimi yazmayacağım, sadece tek bir tavsiyem olacak: Ruhumu dinlendirmek için Necati Çelik'in Ud taksimlerini dinlerim.
Şuraya tıkayıp deneyebilirsiniz :</div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<a href="https://www.youtube.com/watch?v=dXJFkbj2XQc&list=PLEm7E2kiTDT1FwhiFRkF3-4LZNDEm57Tp" target="_blank">Necati Çelik</a></div>
<div class="MsoNormal">
</div>
<div class="MsoNormal">
<br /></div>
<div class="MsoNormal">
Sağlıcakla kalın.<br />
<br />
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-83282656419791854252016-11-21T11:45:00.002+02:002018-07-03T20:15:37.959+03:00Evde yapılan yoğurdun ve paça çorbasının önemiBildiğiniz gibi yıllardır yoğurdunuzu kendiniz (köy sütünden) yapın diyorum. Kutu sütleri içebilirsiniz ama yoğurt yapmakta kullanmayın, köy sütünü tercih edin. Sütü bir taşım kaynattıktan sonra, parmağı yakmayacak sıcaklığa kadar soğutun ve yine köy ürünleri satan marketlerden bulacağınız maya ile mayalayın. Doğal maya bulamazsanız, probiyotik yoğurt ile de mayalayabilirsiniz. Sonrasında her yoğurt, bir sonrakinin mayası olacaktır. Mayayı öldürmeden devam etmelisiniz.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://2.bp.blogspot.com/-r3p83IYEjso/WDLAyfB05II/AAAAAAAACok/poILPBr86QwLqKl6Ay5LUTdmJJL14C2awCLcB/s1600/umit_dizdar.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="200" src="https://2.bp.blogspot.com/-r3p83IYEjso/WDLAyfB05II/AAAAAAAACok/poILPBr86QwLqKl6Ay5LUTdmJJL14C2awCLcB/s200/umit_dizdar.jpg" width="190" /></a></div>
Aşağıdaki linkte , Dr. Yavuz Dizdar ile yapılan bir röportaj var. Kanser ile mücadelede paça çorbasının ve yoğurdun önemine dikkat çekiyor. (Ben şimdiye kadar ihmal ettim açıkçası ama bundan sonra daha sık içeceğim). Yavuz beyi takip etmenizi ve yazılarını gördüğünüzde bu blogda duyurmanızı rica ediyorum.<br />
<br />
<a href="http://www.karar.com/hayat-haberleri/dr-yavuz-dizdar-kanserin-caresi-paca-corbasi-ve-evde-yapilan-yogurt" target="_blank">Kanserin çaresi paça çorbası ve evde yapılan yoğurt</a><br />
<br />
Bu yazıda gerçekten çok ilginç ve önemli konular yer alıyor. Kanserin hücre ile ilgili olmayıp, bağ doku ile ilgili olması, kemoterapinin vücuda verdiği hasar ve bu hasarın nasıl giderilebileceği gibi konular. Özellikle kemoterapi alanlar bu yazıyı mutlaka okumalı.<br />
<br />
Hepimiz bol ev yapımı yoğurt yemeli ve sık sık paça çorbası içmeliyiz. Aynı kanıdayım.<br />
<br />
Not: Karar gazetesi kimdir, nedir, ne anlatır, kimi savunur bilmiyorum. Kimse bundan bir anlam çıkarmasın lütfen. Beni ilgilendiren Yavuz Dizdar'dır.<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-4696802113511775102016-10-18T19:39:00.001+03:002018-07-03T20:15:35.167+03:00Transplantasyona uygun olmayan Miyelom hastaları için yeni tedaviler<br />
Aşağıdaki linki tavsiye ediyorum...<br />
<a href="https://www.medikalakademi.com.tr/transplantasyona-uygun-olmayan-miyelom-hastalar-icin-yeni-tedaviler/" rel="nofollow" target="_blank"><br /></a>
<a href="https://www.medikalakademi.com.tr/transplantasyona-uygun-olmayan-miyelom-hastalar-icin-yeni-tedaviler/" rel="nofollow" target="_blank">Transplantasyona uygun olmayan Miyelom hastaları için yeni tedaviler.. Meral Beksaç</a><br />
<br />
<br />
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-8531297416890848691.post-652587780136237872016-10-05T00:02:00.000+03:002018-07-03T20:15:36.535+03:00Yeni ilaçlar ve teknolojiler<i>Volki uygun : Umit abi yeni ilaclar veya calismalar varmi takip ettiginiz?</i><br />
<br />
Valla Volki...Aslında çok çalışma var. En önemlisi Darxalex ki Kasım 2015'de yazmışım. Bu yeni ilaçlar önce Amerika ya da Avrupa'da kullanıma giriyor. Bizim bakanlık sonradan kullanıma izin veriyor. Oldukça gecikmeli olarak kullanıma girdiği için çok da yazmak istemiyorum aslında, çünkü ben bahsediyorum ama ilaç ortada yok... Mesela, bildiğim kadarıyla Darzalex tedavisi daha başlamadı.<br />
<br />
Tabi her gelişmeyi, ilacı bilmem imkansız. Bilenler bu yazıya yorumlarıyla katkıda bulunursa sevinirim.<br />
<br />
Kanser ilacı geliştirme alanı maalesef çok büyük yatırımlar, ar-ge çalışmaları gerektiren ve aynı zamanda ilaç şirketleri için çok karlı" bir alan. Üniversitelerde doğan fikirler, araştırmalar, milyon dolarlar verilerek ilaç şirketlerince satın alınıyor ve ticari ürüne çevriliyor. Bir ar-ge çalışması, ilaç projesi haberi okusan bile, onun ilaca dönüşmesi, Amerikan ilaç idaresi (FDA) tarafından kabul edilmesi, piyasaya çıkması ve bizim sağlık bakanlığının onaylayıp "tedavide kullanılabilir" demesi yıllar alıyor. <br />
<br />
Bir diğer üzücü olan şey de, bizim milli ilaç endüstrimizi darmadağın etmemiz. Artık yabancı ülkelerin, büyük ilaç üreticisi şirketlerin, kısacası kapitalizmin kucağındayız. Artık aşılarımızı bile kendimiz üretemiyoruz. (Bu arada grip aşısı yaptıranlar sakın Hindistan'dan gelen aşılardan yaptırmasın). İlaç geliştirmek için iyi kimyagerlere, biyologlara, laboratuarlara ihtiyacımız var. Fakat kalite gittikçe düşüyor, çünkü zeki çocuklar temel bilimler (fizik, kimya, matematik) okumak istemiyor.<br />
<br />
Neyse… İyi haber şu ki, yeni nesil ilaçlar çok farklı. Çünkü eskiden ilaçlar sadece kanserli hücrelerin yayılmasını sınırlamak - durdurmak, ya da yarattığı komplikasyonları (hasarı) gidermek için üretiliyordu. Kanserli hücreleri öldürme girişimleri ise, normal hücrelere de çok zarar verdiğinden pek yapılamıyordu. Yani en önemli sorun normal hücrelerle, kanserli hücrelerin ayrılamamasıydı.<br />
Bu dönem, hücreleri öldürmeden gözleyebilen son derece hassas mikroskopların geliştirilmesi ile aşılmaya başlandı. Eskiden hücreye elektron mikroskopları ile bakıldığında, hücre ölüyordu. Oysa şimdi, ilaçların, kimyasalların hücrenin içinde (özellikle de gen yapısında) nasıl değişimlere yol açtığı hücreye zarar vermeden gözlenebilmeye başlandı.<br />
<br />
Yeni ilaçların çalışma yöntemlerini okusan inanmazsın; Sanki savaş strateji oyunu gibi. Örneğin bir kısmı, kanserli hücreleri işaretliyor ve işi bağışıklık sistemimizin asker hücrelerine bırakıyor. Onlar da işi bitiriyorlar. Bir kısmı (sadece) kanserli hücrelerin içine girip şişiyor ve onları patlatıyorlar. Bir kısmı kanser hücresini koruyan zarları (kale duvarlarını) eritiyor ve onları bağışıklık sistemi karşısında savunmasız bırakıyor. Bir kısmı, hücrelerin içindeki DNA sarmallarına kodlanmış genleri yeniden düzenlemeye, bozulmuş gen yapısını tamir etmeye girişiyor. (Burada Nobel ödülü alan saygıdeğer bilim adamımız Prof. Dr. Aziz Sancar'a yürekten bir selam gönderiyorum. Kendisi iki bilim adamı ile birlikte hücrelerin hasar gören DNA'ları nasıl onardığını ve genetik bilgisini koruduğunu haritalandıran araştırmaları sayesinde Nobel kimya ödülünü kazandı). <br />
<br />
Tabi ki tüm bu gelişmeler, farklı ilaçların hazırlanabilmesine, test edilebilmesine büyük olanak sağladı.<br />
<br />
Ve işin ilginç yanı ne biliyor musun? Kanser (muhtemelen) bir virüs ve hücrenin içine girdiğinde iki şey yapıyor:<br />
<br />
1- Ele geçirdiği kanserli hücrenin gen yapısını değiştirip, kendini ölümsüz kılıyor.<br />
2- Genleri, komşu hücreleri ele geçirme konusunda yeniden programlıyor ve hızla yayılıyor.<br />
<br />
Anlayacağın:<br />
<br />
1- İçimizde son derece komplike bir savaş var. Ve bizim bir şeyden haberimiz yok.<br />
2- Kanser işi çözüldükçe, hayatı uzatmak hatta ölümsüzlük işi de çözülüyor.<br />
3- Kanser, küçümsenecek bir mikrop, virüs falan değil. Son derece zeki ve vahşi bir canlı türü.<br />
4- Bu ilaçları hemen bulamayacağımıza ve imam yetiştirerek imal edemeyeceğimize göre, yapabileceğimiz en iyi şey, neşemizi muhafaza etmek. Çünkü tuhaf bir şekilde, bağışıklık sisteminin gücü, yaşama arzumuza çok bağlı. Bu ilişki çok net biliniyor.<br />
<br />
Sözü Aşık Veysel denen büyük bilge ile kapatalım. Bak ne diyor:<br />
<br />
Anlatamam derdimi dertsiz insana<br />
Derd çekmeyen dert kıymetin bilemez<br />
Derdim bana derman imiş bilmedim<br />
Hiçbir zaman gül dikensiz olamaz<br />
<br />
Gülü yetiştirir dikenli çalı<br />
Arı her çiçekten yapıyor balı<br />
Kişi sabır ile bulur kemali<br />
Sabretmeyen maksudunu bulamaz<br />
<br />
Ah çeker aşıklar ağlar zarınan<br />
Yüce dağlar şöhret bulmuş karınan<br />
Çağlar deli gönül ırmaklarınan<br />
Ağlar ağlar göz yaşların silemez<br />
<br />
Veysel günler geçti yaş altmış oldu<br />
Döküldü yaprağım güllerim soldu<br />
Gemi yükün aldı gam ilen doldu<br />
Harekete kimse mani olamaz<br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com20