Dr. Yavuz Dizdar'ın yeni kitabı : "Yemezler"


Çapa Tıp Fakültesi Onkoloji bölümünden biri uzman, sayın Dr. Yavuz Dizdar yeni bir kitap yazdı. Kitabın ismi "Yemezler". Alıp okumayı düşündüğüm bu kitabı tanıtan bir söyleşiyi Aktüel dergisinin 2013 Aralık 310. sayısında (5-18 aralık) görünce, dergiyi alıp okudum. ( Bu arada derginin siyasi yaklaşımı ile hiç işim olmaz, onu da söyleyeyim.)

Sayın Dizdar, benim uzun süredir kafamı vura vura öğrendiğim şeyleri -aslında bir kısmını- anlatıyor.  Ne varki önemli bir tıp kurumunun (Çapa Tıp Fakültesi) tam olmasa da, bizim hastalığımızla ilgili bir bölümünün (Onkoloji) bir uzmanı olduğu için, görüşleri önemli.

İlk söylediği, "Tıbbın ilerlediği izlenimi yanlış. Aslında ilerleyen teknoloji...". Sonra, ikinci dünya savaşından sonra, Amerika'nın kendi bilim yöntemini dünyaya nasıl dayattığını ve herşeyi getirip DNA'ya nasıl bağladığını anlatıyor. Ve diyor ki "..  1950'den itibaren tıp DNA ile her şeyi çözebileceği yanılsamasına girdi. Her şey moleküler biyolojiye indirgenmek isteniyor. Ama siz bir otomobilin egzosuna bakarak o otomobilin nasıl çalıştığıyla ilgili bir şey söyleyemezsiniz. DNA her şeyi açıklamaz. Düşünceler bile bedeni etkileyebilir. Dış dünyadan izole bir canlı düşünülemez. Biz tamamen dış koşullara bağlıyız."

Bunu yanı sıra, Dizdar, yediğimiz (modern) gıdaların ne kadar berbat şeyler olduğunu da anlatıyor ve  "Çapa'da yediğimiz tek şey simittir" diyor. Protein almak için illa et yemek gerekmediğini belirtiyor ve şunları söylüyor: "Gazlı içecekleri ve abur cuburları bırakın, hamburger etine, sosise bile mısır şurubu koyuyorlar artık tadını güzelleştirmek için. Farelerin yediklerinin yüzde yirmisine fruktoz (mısır şurubu) eritip koyduklarında beş günde diyabet oldukları ortaya çıkmış. Okul kantinlerinde çocukların aldığı şekeri düşünsenize... Ben çocukken kolayı açtığımda, arılar üşüşürdü. Şimdi yere kola dökünce karıncalar bile yaklaşmıyor. Kolanın da içeriği değiştirildi."

Son olarak şu iki cümlesini de eklemek istiyorum:  " Kanserde erken teşhisin hasta ömrünü uzattığına dair hiç bir bilgi bulunmuyor.. Bir kişi hayat kalitesini etkileyecek kadar rahatsız hissetmiyorsa check-up yaptırmamalı bence."

Ben de bildiğiniz gibi bu blog'da yıllardır benzer şeyler anlatmaya çalışıyorum, Bizim hastalığımızla ilgili bence farkında olmamız gereken iki önemli konu var :

1- İlaç endüstrisi bizi tedavi etmeyi değil, ütmeyi hedefliyor.

2- Çağdaş tıp (aslında genel olarak bilim) insandan tamamen koptu ve bağnazlıkta dini aratmaz hale geldi. Kendisi de paranın (küresel kapitalizmin) uşaklığını yapıyor.

Peki bu durumda biz ne yapmalıyız. Buradan çıkan sonuç ne? Bence şu:

1- Kendi ruhumuzu ve bedenimizi tanımaya önem vermeliyiz. Bedenimiz aslında bize mesajlar veriyor, sadece dikkat edersek anlayabiliyoruz.Ben canım bir şey istiyorsa (dikkatli ve doğal olmak kaydıyla) yiyorum fazla düşünmeden.

2- Ruh sağlığı çok önemli. Stress'den uzak durmak gerekiyor. Ama daha önemlisi, dünya ahvaline dertlenmenin enayilik olduğunu anlamak. Yavaş yavaş o hale geliyorum.

3- Uzun süredir et yemiyorum. (Balık yiyorum.) Çok da memnunum. Hiç aramıyorum. Hafiledim, sindirimim kolaylaştı.Size de tavsiye ederim. Et adı altında satılan .. her neyse.. Anladınız siz onu..

4- Keyif ehli olmayı çok tavsiye ederim. Ben bira tedavisi uyguluyorum. (Tabi ki içinde şeker olmayan, malt biradan bahsediyorum). Şimdilik göbek dışında bir zararını görmedim. Pipo'ya da devam ediyorum. (Abartmadan). Bana verdiği keyifle her akşam tedavi oluyorum... Kontrole gittiğimde "sigara içiyormusunuz?" diye soruyorlar, hayır diyorum. Pipo ile sigaranın ne alakası var. Biri gerçek keyif, öbürü çocukları oyalamak için uydurulmuş bir saçmalık.

Amaannnn..Salın ucunu biraz yani... Dertlenip durursanız iyi olmanız zor..

Not : Bu arada Açık Öğrenim Felsefe Bölümüne yazıldım. Vize sınavlarına girdim, çalışmadığım yerden sordular :) Ama iyi böyle..

Sağlıcakla kalın..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lenalidomid (revlimid)

Forum - 1

1-Multiple myeloma (myelom) ile tanışma