Kanser tedavisinde önemli bir yardımcı olarak müzik


Müzik, her zaman benim için hayatın en önemli ve en zevkli konularından biri oldu. Hayatım müzikle yoğrulmuş olarak geçti diyebilirim. Az ya da çok birçok enstrüman çalabiliyorum ki, bana bahşedilmiş büyük bir hediye olarak kabul ederim.

Aslında müziğin gerçekte "ne" olduğunu, üniversite yıllarımda merak etmeye başlamıştım. Bir süre araştırıp karıştırınca, biraz da tuhaf bir şekilde (burada anlatmayacağım) müziğin şu olduğu bilgisine ulaştım: "Müzik, evrendeki uyumu anlama çabasıdır".

Bu açıklama (bilgi mi demeli) beni büyüledi ve uzunca bir süre tatmin etti. Ta ki, felsefe ile yakından ilgilenmeye başlayıncaya kadar. İlk notaların Pisagor tarafından belirlendiğini, Bach'ın nota gamına son halini verdiğini, nota frekans aralıkları ile gök cisimleri (gezegenlerin) mesafesi arasında ilinti olduğunu felsefe bana öğretti.

Okudukça daha çok öğrendim: Mesela dünyayı, var oluşu anlama yöntemi olarak sadece aklın değil, sezgilerin de kullanılması gerektiğini, sezgilerin bir yöntemi olarak müziğin önemini, müziğin düşündüğümüzden çok öte anlamları olduğunu ..vs.  Sonuçta, büyük filozof Schopenauer'in "Madde, somutlaşmış müziktir" lafını da duyunca, taş yerine oturdu. Bu konulardaki düşüncelerimi detaylı okumak isteyenler, diğer bloguma bakabilirler. (Kayıp Liman)

Her neyse. Burada laf kalabalığı yapmak niyetinde değilim. Söylemek istediğim şu: Doğru müzikleri seçerek, dinleyerek ve daha iyisi enstrüman çalarak ya da şarkı söyleyerek (yani kendiniz yaparak) tedavinize olumlu katkılar sağlayabilirsiniz. Bunu hafife almayın.

Ben Myeloma ile mücadele ettiğim en kötü günlerde pek müzik dinleyemedim. Ne ortam müsaitti, ne de halim vardı. Fakat hastaneden eve dönüp de biraz toparladığım zaman, müzik dinlemeye ağırlık verdim. Tercihim olan sert müzikler, yerini yumuşak-sakin müziklere bıraktı. Beden kendini toplamaya çalışırken, büyük bir savaştan yeni çıkmışken, müzikten gelen enerjiyle baş edecek gücü yoktu anlaşılan.

Artık şunu net olarak biliyoruz;

1- Myeloma'nın temel nedeni bağışıklık sisteminizin çökmüş olmasıdır.

2- Ve tüm araştırmalar göstermiştir ki, psikolojik durumunuzun iyiliği ile bağışıklık sisteminizin sağlamlığı arasında yakın ilişki vardır. Dolayısıyla iyileşmenin en önemli adımlarından biri psikolojinizi, ruh halinizi düzeltmeniz. Ve şimdi de üçüncü madde:

3- Müziğin bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve özellikle kanser hastalarında tedaviye yardımcı olduğu defalarca kanıtlanmıştır.

Bu günlerde, "kanser tedavisinde müziğin önemi" konulu makaleler okuyorum. Aslında kendim için değil, sizin için. Ben kendim için önemini biliyorum. Ne dinlemem gerektiği hakkında da bilgim ve tecrübem de var. (Birazdan size önerilerde de  bulunacağım).

Konu hakkında internette o kadar çok yazı, video..vs. var ki. Her konunun olduğu gibi bu konunun da cılkı çıkmış durumda. Ve tabi ki işin ticari yönü almış başını gitmiş. İngilizce metinler içinde ciddi üniversitelerde yapılmış araştırmalar da var. Bunların bir kısmını üşenmeyip okudum; Hemen hepsinde (az ya da çok) müziğin tedaviye katkıda bulunduğu açık bir bulgu olarak belirtilmiş. Zaten tarih boyunca da müzik bir şifa yöntemi olarak kullanıldığı da sır değil. Farabi'nin 12 makamı ve hangi ruh hallerine etki ettiği meşhurdur mesela. 

Yabancı ülkelerde kanser hastalarına ücretli ya da gönüllü olarak gelip müzik yapan kişiler - gruplar var. Belki ülkemizde de vardır. Tabi ki müziği canlı dinlemek bir başka etki yaratıyor.

Ben kendi düşüncelerimi ve önerilerimi söyleyeyim:

Ne zaman hangi tür müzik iyi olur?

Önce hangi tür müzik dinlenmeli konusuna açıklık getirmek istiyorum. Hastalıkla yeni tanışıldığında moral gerçekten çok bozuk olur. Bir alışma - kabullenme dönemi gerekecektir. Bu dönemde müzik dinlemek zordur açıkçası. Ne dinlemesi gerektiğinden çok, ne dinlenmemesi gerektiğini söyleyebilirim: Depresif, ölümden, acıdan bahseden ya da çağrıştıran müzikler (Mahler ya da Makber örneğin) dinlenmemelidir.

Hastalık kabullenilip de mücadeleye başlandığında, neşeli, yaşama zevki veren, çocukluktan beri sevilen şarkılar dinlenmelidir.

Hastalık kontrol altında alındığında, neşeli şarkıların yanı sıra, sakinleştiren müzikler de dinlenmeli ve mümkünse bizzat müzikle uğraşılmalıdır. Bu konuyu aşağıda açıklıyorum.

Müzikle uğraşmak

Enstrüman çalma yeteneğiniz varsa, hemen başlayın. İyi ya da kötü çalmanız önemli değil. Benim tavsiye ettiğim enstrüman ise "Ud". Ben bir çok enstrüman ile uğraştım ama "Ud" kadar mükemmel bir enstrüman görmedim. Gövdesi sizin gövdenize yaslanır ve sadece sesini değil, titreşimini de size aktarır. Öyle ki, neredeyse bir olursunuz. Yalnız sapı perdeli olmadığı için, sadece müzik kulağı olan, müzik yeteneği olanlar çalabilir.

Yatkın olanlar, akustik - klasik gitarı da tercih edebilir tabi ki. Ama elektronik enstrümanları tavsiye etmiyorum. (Org, elektro gitar..vb). Bağlama da güzel ama aynı etkiyi yaratamaz.

Enstrüman çalamıyorsanız, yeteneğiniz yoksa, şarkı söyleyin. Sesiniz güzelse, söyleme yeteneğiniz varsa koroya girin. Tabii iyileştikten sonra.

Enstrüman çalmakla ya da şarkı söylemekle işiniz yoksa, müzik dinleyin.

Bir kaç tavsiye

Sonuç: Evde müzik olsun. Sessiz sezsiz oturmayın. Müzikle işiniz yoksa bile, enstrümantal (sözsüz) müzik fonda hafifçe çalabilir.

Siz fark etmeseniz de, bedeniniz uyumla akan melodileri algılayacak ve sakinleşecektir.

Bu günlerde televizyonda haber programları ve dizileri  seyretmemenizi tavsiye ederim. Haberler çok üzücü ya da propaganda şeklinde.  Dizilerin çoğu ise...Öfke, nefret, kıskançlık, dedikodu, kan, ölüm… Bunlara özellikle bizim ihtiyacımız yok. Daha doğrusu baş edecek gücümüz yok. Fakat belgeseller, spor ve hobi programlarını izlemeniz iyi olur. 

Burada uzun uzun ne dinlediğimi yazmayacağım, sadece tek bir tavsiyem olacak: Ruhumu dinlendirmek için Necati Çelik'in Ud taksimlerini dinlerim. Şuraya tıkayıp deneyebilirsiniz :

Sağlıcakla kalın.


Yorumlar

  1. Ümit Bey merhaba,

    Babam 8 yıl önce aort anevrizması teşhisi ile ameliyat olmuştu. çok şükür iyi geçti herşey normaldi. 6 ayda 1 gitmiş olduğu rutin kontrollerinde, kan değerlerinde düşüş olduğu anlaşıldı ve bazı testler istendi. sonuçlarda sorun yok denildi ancak öneri üzerine gittiğimiz bir doktor, mm^'dan şüphelendi. genetik testi ve kemik iliği aspirasyonu istedi. henüz yaptırmadık. 1 hafta sonrası için gün verildi. MM teşhisi konulması için test sonuçlarının nasıl olması gerektiğini araştırıyorum günlerdir ancak babamın değerleri ile mm hastalarının değerleri arasında oldukça fark var. ilk evreler mi diye düşünüyorum ancak yine de mantıklı gelmiyor. rica etsem değerler ile ilgili yorum yapmanız mümkün mü?

    Iga 655, Igg 1270, Igm 66, Kappa 3820, Lambda 2160
    24 saatlik idrar testin de, kappa <15, lambda <10
    inceleme de monoklonal band saptanmadı.(saptanmış olması gerektiğini okudum ama yanılıyor muyum?)
    ferritin 1050, hemoglobin 73, c3d negatif, ret 2,6

    tam kan sayımı yapıldı ancak dikkat çeken değerlerin bunlar olduğu söylendi. diğerlerinde bir anormallik yok.

    teşekkür ederim şimdiden.

    herkese acil şifalar diliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu soru daha önce defalarca soruldu ve cevaplandı aslında. Birincisi bu blogda, ben dahil kimse size teşhis koyamaz, koyamaz. Bizler doktor değil hastayız. Kaldı ki, doktor olsak bile sadece lab sonuçlarına bakarak karar verilemez.

      Kişisel yorumum, elektroforez sonuçlarının oldukça normal göründüğü şeklinde. Bir myeloma hastasında genellikle bu değerler görülmez ama şüphesiz, kemik iliği biyopsisi çok daha net bilgi verir.

      Eğer doktorunuzun gereksiz yere bu testleri istediğini düşünüyorsanız (ki işler gittikçe ticarileşti, haklı olabilirsiniz), başka - saygın bir hematologa başvurmanızı tavsiye ederim. Zira her ikisi de zaman alan ve ucuz olmayan testler.

      Geçmiş olsun.

      Sil
    2. Ümit Bey,

      teşhis için değildi, sadece bilgi sahibi olduğunuz için fikrinizi öğrenmek istedim. çok teşekkür ederim ilginize.

      sağlıklı günler dilerim.

      Sil

Bu blogdaki popüler yayınlar

Lenalidomid (revlimid)

Forum - 1

1-Multiple myeloma (myelom) ile tanışma